Perakende Hizmet Esnaf ve Sanatkarları Hasar Tespit Raporu
12 Mayıs 2022 14:00 | |
12 Mayıs 2022 18:05 | |
çevrimiçi toplantı |
KATILIMCILAR:
-Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneği Onursal Başkanı
EROL KORKUT
-Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneği ve Ahi Enstitüsü Başkanı
Fehmi ÇALMUK
- Muş Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı
Orhan DEMİRTÜRKOĞLU
-Tokat Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı
Ahmet Hamdi AYDOĞAN
-Ankara Kantinciler Esnaf Odası Başkanı
Bayram ŞAHİN
-Konya Kahveciler, Çay Ocakları ve Büfeciler Esnaf Odası
Mehmet Adil GÜVEN
-Bartın Kahveciler ve Şerbetçiler Odası Başkanı
Ayhan TEPE
SORUNLAR:
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneğinin Ahi Enstitüsü ile beraber organize ettiği, Anadolu’nun Ahisiyiz, Üreten Türkiye’nin Hizmetindeyiz projesi kapsamında, biz arzu ettik ki Esnaf Başkanları birçok şekilde kendi sorunlarını dile getiriyor ama biz bu sorunları sektörel bazda ele alabilir miyiz, bunu bir rapor halinde yayınlayabilir miyiz? Elbette ki bu konuda en önemli müracaat edebileceğimiz kişiler Değerli Başkanlarımızdır. Bugün Perakende ve Hizmet Sektörü başlığıyla bir toplantı yaptık, organize eden Betül Hanım’a da çok teşekkür ediyorum. Şimdi ben konuşmamın başında Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneğinin Onursal Başkanı, eski TESK Başkanvekili Sayın Erol Korkut Bey ‘in açılış konuşmasını vermek istiyorum. Ondan sonra değerli katılımcıların, sırasıyla görüşlerini alacağız. Ben konuşmanın başında şunu da arz etmek istiyorum. Lütfen konuşmalarınıza kendinizi tanıtarak başlayınız çünkü bu toplantının deşifresini yapacağız. Konuşmalarınızı bir rapor halinde, neden, sonuç ve öneriler halinde sunmayı planlıyoruz. Teşekkür ederim. Buyurun Erol Korkut Bey.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ ONURSAL BAŞKANI EROL KORKUT:
Çok teşekkür ediyorum değerli kardeşim Fehmi. Bütün katılımcı arkadaşlara da her ne kadar kendileriyle daha yan yana gelmediysek te, karşıdan ve uzaktan ve kalbi olarak kendileriyle birlikte olduğumu ifade etmek isterim. Çünkü şu anda yapılacak olan görüşmeler, perakende piyasasının, daha doğrusu yasasının çıkartılmasına çok çok önemli derecede fayda verecektir. Ben katılmış olan arkadaşlara, şahsınıza ve sizin şahsınızda bütün arkadaşlara başarılar diliyorum. Bu perakende yasasının mutlaka çıkması lazım, bu perakende yasasının çıkması da ancak böyle toplantılarla olur. Maalesef 5362 sayılı yasada, bazı esnaf odalarına verilen haklarla yapmış oldukları mücadeleler eksik kalıyor ama sesimizi daha iyi, daha fazla kamuoyuna ulaştırabilmemiz için bu toplantıların devamını diliyorum. Bütün arkadaşlara da sevgi ve saygılar sunuyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Evet, çok teşekkür ederim. Değerli katılımcılar arzu ederseniz Türkiye’nin en doğusundan, Muş’tan başlayalım. Muş Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı, aynı zamanda Muş Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri de Başkanı Orhan Demir Türkoğlu Beyefendiyle başlamak istiyorum. Doğu’dan bu tarafa doğru gelelim. Orhan Bey?
MUŞ ESNAF SANATKARLAR ODASI BAŞKANI ORHAN DEMİRTÜRKOĞLU:
Bende tüm katılımcılara, katıldıklarından dolayı teşekkür ederim. Bu toplantının esnaf ve sanatkarlarımıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Tabii ki hizmet sektöründen esnaf sanatkarlarımızın gerçekten çok büyük çileleri var, bunu hepimiz biliyoruz. Özellikle bu büyük süpermarketlerin piyasaya girmesiyle, zincir marketlerin piyasaya girmesiyle bütün küçük esnaf sanatkarların ekmeğini ellerinden almanın çabası içindeler. Bunu yıllardır söylüyoruz, mutlaka şehir dışına çıkarılmaları gerekiyor. Buna özel, Esnaf Sanatkarlar Şurasında mutlaka buna bir çözüm bulmak gerektiğini düşünüyorum. Bizim için en önemli, en elzem işlerden biri, bu zincir marketlerin şehir dışına, belli bir mesafede çıkarılmalarını sağlamak. Ve belli bir saat aralığında bunların ticarete açık olmalarını sağlamak, mesela Avrupa’ya baktığınız zaman, Avrupa’da akşam belli saatten sonra marketler kapalıdır. Cumartesi, Pazar günleri belli saatlerde kapalıdır. Artı, bizim zincir marketlerde araba bile satacaklar artık o duruma geldi. Yani buna mutlaka bir çare bulmamız lazım. Tabii ki esnaf sanatkarlarımız özellikle bu pandemi döneminde büyük zorluklar çektiler, büyük zorluklar halen çekiyorlar, çekiyoruz da. Özellikle biz kooperatif kredileri ile birlikte esnaf ve sanatkarlarımızı ayakları üzerinde tutmaya çalışıyoruz, bir nebzede olsa bağışçıları da oluyoruz ama şu anda kooperatif kredimizin faizleri % 9,5. Bankaya baktığınız zaman, banka %14 diyor, biz %9,5’dan esnafa kredi veriyoruz. Halk Bankası ile görüşüp bunu da aşağı çektirmekte fayda var. Başka sorunlarımız da var ama zaman içerisinde söz alıp tekrar sorunlarıma devam edeceğim.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Şimdi, Tokat Başkanımız, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Başkanı, Ahmet Hamdi Aydoğan Bey, Sayın Başkanım buyurun.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Öncelikle böyle bir toplantıyı düzenlediğiniz ve bizlerinde görüşlerini alıp, rapor halinde yukarılara iletilmesine vesile olduğunuz için teşekkür ediyorum. Esnaf ve sanatkar olarak, bizim milletimizin ta geçmişten beri, Orta Asya’dan buraya geldiğimizde, buraları yurt edinmemizde de çok önemli görevler ifa etmiş bir kitlenin mensuplarıyız, acizane temsilcileriyiz. Acizane esnaf kurmayları başkanlarımla birlikte, problemlerimizi gündeme getirip, dile getirmemiz önemli. Elbette giderek esnaf ve sanatkarlık ciddi manada önem kaybediyor, müşteri kaybediyor, gelir kaybediyor. Buna bağlı olarak ta esnaf ve sanatkarımız sayısal olarak ta azalmaya başladı, ekonomik olarak ta azalmaya başladı. Malum güzel bir söz var, bir dokun bin ah işit, diyor şair. Siz esnafın hasar tespit raporu diye başlayınca, biz hasarı anlatmaya başlarsak keyfi kaçar çünkü esnaf gerçekten ciddi manada ağır hasarlı. Bunda dünyadaki gelişmelerin olduğu kadar, ülkemizdeki bir takım yaklaşımların da elbette fonksiyonu var. Ama özellikle iletişim ve ulaşımın çok geliştiği günümüzde, bizim pederşahi esnaflık dediğimiz yavaş yavaş şekil değiştiriyor. Esnaf ve sanatkarımızın önemli bir bölümü de bu sürece uyum sağlamakta ciddi manada zorlanıyor. Özellikle e-ticaret, insanlara 24 saat, istediği dakikada, istediği yerde mağazalara yönlendirebildiği gibi, giderek insanların teknoloji ile tanışmaları, bu tanışıklığın gelişmesi vesilesiyle de, biz sürekli e-ticarete karşı müşteri kaybediyoruz. Yıllardır işte bu perakende yasası, marketler, süpermarketler, 3 harfliler diye bunlarla uğraşırken, şu anda internet platformunda çok büyük kartellerin, dünya ticaretini domine eden bir takım platformların, sitelerin, esnaf ve sanatkarın ekmeğine ortak olduğunu görüyoruz. Geçmişte aynı mahallede bakkal Ahmet’in rakibi, bakkal Mehmet iken bugün bakkal Ahmet, alibaba.com ile amazon.com’la rekabet etmek durumunda ki insanı işin içerisinden çıkarıp sadece alışveriş mantığıyla hadiseye baktığımızda bizim küçük esnafımızın bunlarla yarışması falan esasen çok mümkün değil. Nihayetinde biz ahilikten gelen o bir takım anlayışımız gitgide kayboluyor. Sistem gitgide şuna geliyor maalesef, vahşi kapitalizmin bütün dünyadaki ticareti tekeline aldığı, etkilediği bir döneme girdik. Şimdi kapitalizmde, kapitalist sistemde bilançoya bakılıyor yani siz yılsonunda kaç lira kar ettiniz veya CEO’ysanız, patronsanız, yöneticiyseniz, kaç lira kazandırdığınıza bakılıyor. Kazandırdığınız helal midir, haram mıdır, doğru mudur, yanlış mıdır, başka insanların kanına gözyaşına sebep olmuş mudur yoksa başka insanların mutluluğuna mı vesile olmuştur, buna bakılmadığı için oysa bizim Ahi Evran’dan aldığımız terbiye ve gelenekle hem inancımızdan hem töremizden kaynaklanan bir takım hasletlerimiz vardı. Neydi onlar, bir ahi, bir esnaf bu işi sadece para kazanmak için yapmazdı. Elbette ki parasını kazanır, elbette ki çoluğuna çocuğuna helalinden rızkını temin etmek yolunda bir gayret sarf eder ama bunun dışında kazandığının helal mi haram mı olduğunu da ölçer, tartardı. Bunun dışında insanların gönlünü de kazanmak isterdi. Bunun dışında yaşadığı çevrede, beldede ihtiyaç sahibi insanlar var mı yok mu bunu da bilirdi. Hiç kimsenin kredi kartının limitine bakmazdı. Akşam evine bir tane ekmeği alacak imkanı olmayan insanlara karşılıksız, veresiye defterleri vasıtasıyla, bütün esnaf ve sanatkarı düşündüğümüzde trilyonlarca liralık faizsiz kredi desteği sağlardı. Aybaşına kadar, ödeyemezse aybaşından sonraya da bu desteğini sağlardı. En önemlisi ahiret inancından kaynaklı Allah’ın rızasını hedeflerdi. Şimdi bunların tamamı bir tarafa atılıp ta sadece daha çok para kazanmak hedef olduğunda ve bu bütün dünyada satın alınan bir anlayış olduğunda, bizim esnaf ve sanatkarımızın bu anlayışının bu insanlarla yarışması, bu ticaret platformlarında varlık gösterebilmesi elbette ki çok zor. Öyleyse bizler bu anlayışlarımızdan vazgeçmeden, dünyadakilerle nasıl rekabet edebiliriz noktasında da kafa yormamız, fikir alışverişinde bulunmamız gerektiği kanaatindeyim. Bu genel girişten sonra, Fehmi Bey eğer uzattıysam lütfen uyarın, kimsenin hakkına girmek istemem.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Şöyle yapalım muhterem Başkanım, bu zatıalinizin giriş konuşması olsun, diğer konuşmacıları da alalım, 2.turda da zatıalinizin ekleyeceği konulardaki fikirlerinizi de alalım.
ANKARA KANTİNCİLER ODASI BAŞKANI BAYRAM ŞAHİN:
Ankara Kantinciler Odası Başkanı, tüm başkanlarıma saygılarımı arz ediyorum. İki tane misafirim başkanım var ben onları da davet ettim toplantıya. Birisi, Bartın Kahveciler ve Kantinciler Odası Başkanımız diğeri de yeni başkanlarımızdan Konya Kahveciler Büfeciler ve Kantinciler Odası Başkanımız. Bizde kantinciler olarak toplantıya iştirak ediyoruz. Ahmet Başkanım zaten Ahilikle ilgili çok özel ve takdire şayan bir giriş yaptı. Onun sözünün üstüne söz söylemek bize düşmez hem yaş olarak hem sektördeki tecrübesi olarak ama bizde şunu görüyoruz hani bir söz var, silah çıktı mertlik bozuldu, şimdi bu 3 harflilerde çıktı perakende sektörü bozuldu. Neredeyse çökme noktasına geldi. Okul kantinleri deyince sanki böyle perakende sektörünün çok dışında, kendine özgü kapalı bir alan gibi gözüküyor ama inanın belki o zincir marketlerin en çok vurduğu sektörlerin başında da okul kantinleri geliyor. Çünkü bizim müşterilerimiz, ülkemizin geleceği çocuklarımız cüzi ve küçük harçlıklarla okullara geliyorlar. Tabi onların bütçeleri ve onların ürünleri ucuza alma arayışları, onların okulların karşısına yönlendiriyor. Bizimde tabi sektörümüzde yılda 180 gün okullar açık ama çalışma günü, iş günü olarak 160-170 günü geçmiyor. Bu perakende yasasından en ağır darbeyi yiyen sektörlerden biriyiz çünkü bizimle ilgili gelen yasal düzenlemelerde bizi bu sıkıntıya yöneltiyor. Örnek veriyorum, küçük bir kantin işletmesini düşünün, içerisinde 5 bin lira, en maksimum 10 bin liralık ürünle dönen ve en son Sağlık Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı düzenlemelerden dolayı kola, cips, çikolata gibi ürünlerin yasaklandığı bir sektör ve sağlıklı ürünlere yöneltiyor. Tabi doğal bu, olması gereken ama ülke olarak buna hazır mıyız dersek, örneğin kantinde %100 meyve suyu satacaksınız deniliyor yani aromalılar, nektar ve gazlı içecek satamazsın. %100 meyve suyunun bir maliyeti var, bugün gelişi 1,5-2 lira, bir adedini alabiliyor kantinci. Ama o zincir market 300-500 liralık aldığımız bir ürünü, kamyonlarla tırlarla alıyor tabi onun karşısına aromalı ve nektar ürünleri de koyuyor. Bizim bu sektörümüz gitgide çökme noktasına geldi. Yalnız tabi perakende sektörüne değinmek istersek büyük şehirleri bilemiyorum AVM var mı, Orhan Başkanım ben merak ettiğim için sormak istiyorum. Ben Gümüşhane Şiranlıyım. AVM yok ama Şiran’ın nüfusu, ben gidip geliyorum sürekli, 7000-8000 arası. 7 tane 3 harfli market olmuş. Şimdi oradaki en büyük sıkıntılardan biri, kendi lise arkadaşlarım da orada ticaret yapıyor, bakkalı var, kasabı var vesaire. Eskiden oradaki bizim arkadaşlarımız, Şiran’a özgü bir bakkal satış yaparken, insanlar bakkaldan alışveriş yapıp yazdırıyordu, diyordu ki sığırım var, kurbanlıkları satıp, fasulyemi satıp borcumu öyle ödeyeceğim, bu şekilde para Şiran’da kalıyordu. Şimdi bakıyorsunuz 7000-8000 nüfuslu bir yerde, 7 tane zincir market olduğu zaman artık Ahmet Başkanımın da söylediği gibi her şey elektronik ortama dönmüş, her şey kartla dönüyor. Şiran’ın gayrisafi milli hasılası İstanbul’a gidiyor. Yani oradaki para bile orada kalmıyor. Bu da tabii ki oradaki istihdamı kısıtlıyor, orada yaşayan insanları göçe zorluyor, mağduriyetlerin sonu yok. Ben zamanımı diğer iki misafirimle paylaşmak istiyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Diğer başkanlara da aynı şekilde söz hakkı vereceğiz, sorunları aşağı yukarı belirttiniz, ne olması gerektiğine ilişkin çözüm önerilerini, herkesten 2.turda alalım. Sorunlarla ilgili tespit turu yapmış olalım. Ayhan Tepe Bey sözü size verelim.
BARTIN KAHVECİLER VE ŞERBETÇİLER ODASI AYHAN TEPE:
Bartın Kahveciler ve Kantinciler Odası Başkanı. Öncelikle bu organizasyonu gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ediyorum başkanımıza ve katılım olarak destek veren diğer başkanlarımıza. Biz bugün Bayram Başkanın misafiriydik. Kendisi bizi bilgilendirdi, katılmamızı istedi. Size de geçmiş olsun Sayın Başkanım, acil şifalar diliyorum. Bayram Başkanım sektör olarak kantinlerle ilgili kısmı gerçekten güzel özetledi. Bende aynı zamanda kahveci, kafe tarzı işletmeleri de temsilen bir iki cümle onlarla ilgili konuşmak istiyorum. Şimdi nasıl bu 3 harfliler bakkallarımızı, birçok işletmelerimizi mağdur ettiyse bende franchise tabir edilen, şirket statüsünde olan büyük kafeler, marka tarzı tabir edilen kafeleri söylemek istiyorum. Bunlarda yine bizim sektörün içinde olan küçük kafelerimizi etkilemekte ve hatta benim gözlemlerim mesela kahveci üyelerimiz bile yavaş yavaş azaltmakta. 1990’lı yıllarda, biliyorsunuz internetin ilk konuşulmaya başlandığı yıllarda, internet konuşulurdu ama ne olduğunu anlayamazdık. Şimdi önümüzdeki yıllarda da Metaverse’e doğru gidiyoruz. Teknoloji bir aşama daha üzerine çıkacak. Çözümlerle ilgili söylemek istediklerim var 2.turda belirteceğim, teşekkür ederim başkanım.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Adil Bey sözü size verelim, buyurun.
KONYA KAHVECİLER, ÇAYOCAKLARI, BÜFECİLER, İNTERNET KAFE VE PLAYSTATION ODASI BAŞKANI MEHMET ADİL:
Kıymetli Fehmi Başkanım, öncelikle geçmiş olsun dileklerimi bende iletiyorum. Tüm katılımcı başkanlarımıza da saygılar sunuyorum. Tesadüfen Bayram Başkanımızın misafiri olduğumuzdan kaynaklı oturuma bizde misafir olduk, çok faydalı bir toplantı olduğundan dolayı teşekkür ederiz. Katkımız olacaksa da ayrıca mutlu oluruz. Mehmet Adil ben, Konya Kahveciler, Çay Ocakları, Büfeciler, Kantinciler Esnaf Odası Başkanıyım.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Biz zatıalinizde daha önceki projede Konya’da bir çekim yapmıştık. Esnaf Haber TV’de de yayınladık o haberi. Anadolu’nun Ahisiyiz, Dört Koldan Türkiye’yiz projesinde, çok teşekkür ederim, hoş geldiniz, buyurun.
KONYA KAHVECİLER, ÇAYOCAKLARI, BÜFECİLER, İNTERNET KAFE VE PLAYSTATION ODASI BAŞKANI MEHMET ADİL:
Evet yapmıştık Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Kıymetli Başkanım malum kantincilerin duayen başkanı var zaten biz her platformda kendisinden bilgi alırız, büfeci esnafını da değerli başkanlarım anlattı, kahveci esnaflarımızın da sektörel olarak kafeci gibi ciddi sıkıntıları var. Tabi Dernekler Yasası’nın değişmesinden kaynaklı olarak, Dernek statüsünde açılan yerler denetimsiz yerlerdir, ciddi şekilde kahvehane hizmeti veya gazino, bar, pavyon gibi hizmetleri biraz kayıt dışı olarak veriyorlar. Bu kahve esnafımız için haksız rekabete sebebiyet veriyor ve ciddi mağduriyetlerimiz oluşuyor. Tabi perakende yasası ile ilgili de, kahveci esnafı da artık yerel esnaftan ziyade daha ucuz daha hesaplı alabilmek için belki kaliteden taviz vermeyi göze alabiliyor, çünkü uzun süre kapalı kalmalarından kaynaklı ekonomik şartlar, buna bağlı olarak ciddi sıkıntılar yarattı. Bizlerde esnaf olarak bu perakende yasasını istememize rağmen oralara destek veriyoruz, alışveriş yapıyoruz ki bu da normal esnafın, küçük esnafın sonunu kendi ellerimizle getiriyor olduğumuzu gösteriyor. Bunun için siz Değerli Başkanlarımın görüşleri, düşünceleri gerçekten çok kıymetli, bunun için ben bir daha söz hakkı gelirse, kendi fikirlerimi de söylemek isterim.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Teşekkür ederim, Değerli Başkanlarım, mücbir sebeple kapatılan perakende ve hizmet sektörünün değerli işletmeleri vardı, geçen bir zoom toplantısında Sayın Başkan dedi ki, kapatılan esnaf ve sanatkar işletmelerinden belediyeler çevre vergisi aldı. Biz bu çevre vergisinin en azından iadesini istiyoruz gibi hani çok güncel olmayan, gündemde olmayan bir konuyu dile getirdi. 2.turda buna benzer tespitlerinizle beraber önerilerinizi alırsak çok memnun olurum. Ahmet Hamdi Bey zatıalinizden başlamak istiyorum, buyurun.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Gayet güzel görüşler dinledik sağ olsunlar değerli başkanlarım, bu arada da sayenizde tanıdığımız dostumuz olan başkanlarımız var, ilk defa gördüğümüz başkanlarımız var, onlarla da tanışmış oluyoruz. Böyle de bir hayra vesile oldunuz Fehmi Bey, tekrar teşekkür ediyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Var olun çok teşekkür ederim.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Bilindiği gibi bizim ülkemizin en önemli problemlerinden bir tanesi istihdam, sürekli istihdam noktasında sorun yaşıyoruz, yeni yetişen gençlerimize iş bulamıyoruz. Diğer taraftan gündemin en önemli maddelerinde yer alan gelen göçmenlerin, düzensiz göç ile ülkemize gelen insanların bir kısmının çalışmasıyla, işsiz kalanların, onlar işimizi elimizden aldı psikolojisi, diğer taraftan üretim yapıp, ihracat yapma pozisyonunda olup işçi bulamayan üreticimizin, iş sahiplerimizin sıkıntısı, hepsi ayrı ayrı bir dert. Ülkemizde 3 milyona yakın esnaf ve sanatkar var olduğunu kabul ettiğimizde, esnaf ve sanatkarlar esasen ciddi bir istihdam kapısı. Bu istihdam kapısı konusunda özellikle bir iki noktaya değinmek istiyorum. Şimdi biz küçük esnaf ve sanatkarımızı çalıştırıyor olabilsek, devlete hiçbir yükü olmayan ve geçmişten bugüne 1071’den, Malazgirt’ten, Anadolu’yu yurt edindiğimiz günden bugüne, esnafın devletin zaman zaman her konuda yakınında olduğunu, devletine bağlı olduğunu, devletin birliğini, milletin bütünlüğünü savunduğunu, devletin yükünü de zaman zaman aldığını, tarih boyunca gördük, bugünde görüyoruz. En kötü günlerde de yine esnaf, devletinin yanındadır, her zaman devlete yönelen alçaklıklara karşı durmuştur, bundan böyle de böyle olacaktır. Öyleyse biz esnaf ve sanatkarı ayakta ve hayatta tutabilmeliyiz. Neden, çünkü esnaf ve sanatkar kamuya hiçbir yük getirmeden sadece kendini istihdam ediyor bile olsa, 3 milyon istihdama katkısı var demektir. Biz bu 3 milyon insanı birer tane işçi çalıştırabilir duruma getirsek, bir anda ilave 3 milyon istihdam demektir. Ama biz bu 3 milyon insanı kendisini bile geçindiremez duruma düşürürsek, mevcut istihdam gittiği gibi bunlarda ekonominin başına, ülkenin başına çeşitli şekillerde sıkıntı getirecek. Geçmişte yük alan esnaf ve sanatkar, yük olmaya başlayacaktır. Özellikle bazı alanlarda bunun zaman zaman örneklerini görüyoruz. Şimdi esnaf ve sanatkarın çocuğu bile esnaf sanatkarlık yapmak istemiyor, buna başkanlarım da şahittir. Esnaf ve sanatkarda çocuğunu kamuda bir işe sokmaya uğraşıyor. Burada kamu kendi ayağına sıkıyor. Özellikle bunun önemli bir tespit olduğunu düşünüyorum. Devlet kamuyu istihdam kapısı olmaktan çıkartmak zorundadır. Eğer devlet kamudaki istihdamı bir yol, yöntem olarak benimseyip te, gerekli gereksiz zamanlarda bu işi yüceltirse ve kamuda çalışan insan hiçbir sorumluluğu olmadan, hiçbir problemle karşı karşıya gelmeden, haftada 5 gün, günde 8 saat çalışarak keyfine bakabiliyorsa, gelirleri çok yüksek demiyorum önemli bir bölümünün. Ama esnaf ve sanatkarın çocuğu da babasına bakıyor, sabahın köründe kalkmış, gecenin bilmem kaçında evine gelmiş, geçinmekte de zorlanıyor, Bağkur’unu ödemekte de zorlanıyor. Öyleyse insanlar kendilerinin risk alarak üretebilecekleri esnaf ve sanatkarlık alanının dışına kaymak durumunda kalıyorlar. Devletimizin de, milletimizin de geleceği ile ilgili bu durumu aklıselim insanların problem edinmesi, düşünmesi gerektiği kanaatindeyim. Şimdi ben bugün oturup hesap ettim. Bağ-Kur emeklileri, şimdi bir insan işe girerken ne zaman emekli olacağım, emekli olursam ne yapacağım, nasıl geçineceğim diye de hesap etmek zorundadır. Bir Bağkur emeklisi ile bir kamu çalışanı emeklisini karşılaştırdım, bakın ilginç rakamlar var. Şimdi Sosyal Güvenlik Kurumlarından emekli olduğunuzda, bir Bağkur emeklisi 2500 ile 3500 arasında rakamlarda maaş alıyor. Ama bir kamu çalışanı, herhangi bir kamuda işçi olarak çalışıp emekli olan, yani hiçbir meziyeti veya özel bir sanatı veya can tehlikesi bulunmadan, mesela Devlet Su İşlerinde, Köy Hizmetlerinde çalışıp emekli olan bir kardeşimiz, 25 yıl sonra emekli olduğunda,150-200 bin civarında toplu ikramiye alıyor ve 7-8 bin lira civarında da emekli maaşı alıyor. Bu arkadaşımız 25 yılda bakın kaç saat çalışıyor. Benim babamda memur, çocuklarımın da bir kısmı memur ama biz temsil ettiğimiz kitlenin hukukunu korumak zorundayız. Bunları dile getirmek zorundayız. Bu ülkede bir zenginlik varsa bu hepimizin zenginliği olmalı, bir sıkıntı varsa da bu hepimizin sıkıntısı olmalı. Bizim peygamberimiz diyor ki müminler bir vücudun azaları gibidir, onlar herhangi bir yerleri zarar gördüğünde bütün vücut bunun sancısını çeker. Öyleyse bizde ülkece, milletçe böyle olmalıyız. Hatta bize umudunu bağlayan coğrafyalara da böyle bir umut vermeliyiz. Dolayısıyla şimdi bakın, günlük 8 saatten fazla çalışmayan kamu çalışanı, bu full çalışan biri, geç gelmeyen, erken gitmeyen, her gün işe gelen birinden bahsediyoruz. Günde 8 saat, haftada 5 gün çalıştığında, cumartesi, pazarları, resmi tatilleri çıkardığınızda, yılda 226 gün çalışıyor, yılda 1808 saat çalışmış oluyor. Bunu da 25 yılla çarptığınızda 45200 saat çalışarak emekli oluyor bu kardeşimiz. Ama aynı sürede ki, 25 yıl çalışıp esnaflığı bırakan birini ben hatırlamıyorum, 30-40-50 yıldır çalışanlarımız var bizim ve hiç 8 saat çalışan esnafa da rast gelmedim. Asgari 12 saat çalışıyoruz ki 14-15-16 saat, kahveci kardeşlerim var, 14-15 saat mesai yapan arkadaşlarımız var. Bu kardeşlerimizi de asgari çalışma saati olan 12 saatten ele aldığımızda, 25 yılda 92 bin saat çalışarak emekli olmuş oluyor. 30-40 yıl olursa zaten değişiyor. Şimdi hem fazla mesai yapıyoruz hem kendi kazancımızdan kendi Bağ-Kurumuzu ödüyoruz hem az emekli maaşı alıyoruz hem ikramiye almıyoruz, hem her türlü Sosyal Güvenlik primlerini biz ödüyoruz hem müfettiş kontrolü, maliye kontrolü bunlara muhatap biz oluyoruz ama emekli olduğumuzda da geçinebilecek bir rakam elimize maalesef geçmiyor. Şimdi bugün başkanlarıma soruyorum, biz 30-40 yıl önceye gitsek, baksak, önümüzde 2 tane seçenek var, ya kamuda girip çalışacaksın yata yata keyfine bakacaksın ya da dükkan açıp sürüneceksin. Ben tahmin etmiyorum, %50’si bile bunu tercih etmez. Dolayısıyla bizim çocuklarımızda bizim işlerimizi tercih etmiyor. Öyleyse biz tüm Bağ-Kurlular, esnaf ve sanatkarı, işvereni, sanayicisi evin para kazananlarıyız. Ne demek bu, aile reisi parayı kazanır, getirir, evin annesi de temizliğine bakar, yemeğini yapar, harcar eder. Şimdi biz özel sektörde kendi işini yapan insanlar olarak dersek ki, biz para kazanma alanından ev temizleme alanına geçiyoruz dersek parayı kim kazanacak? Hepimiz devletten iş istersek, kim para getirecek te bu değirmen devam edecek, bu düzen devam edecek? Bakın, biz kendi çocuklarımız üniversitelerde, çok yüksek sayıda üniversite mezunumuz var ama aynı sayıda vasıflı elemanımız yok. Birçok çocuğumuz üniversiteyi bitirdikten sonra kahvede garson olmak istemiyor, fırında hamurcu olmak istemiyor, inşaatta çalışmak istemiyor. Dolayısıyla bir tarafta kamu küçücük bir sınav açtığında, kapısına binlerce müracaat olduğu gibi, bir tarafta da bizim esnafımız, sanatkarımız veya fabrikamız veya atölyemiz işçi bulmakta zorlanıyor. İşçi bulmakta zorlandığında ne yapıyor, kaçak falan demiyor işte yurtdışından gelen insanlardan çalıştırıyor. Bu insanları çalıştırdığımızda yasa belli, gördüğü yerde 8,5 milyon lira ceza yiyorsunuz. Peki, bu insanlara çalışma izni alalım, o da çok uzun prosedürleri gerektiriyor. Kaldı ki bu prosedürleri tamamlayıp, işe başlattığınız elemanın sizde kalma gibi garantisi yok. 3 gün sonra Avrupa’dan bir iş buluyor, kalkıyor oraya gidiyor. Dolayısıyla bu alanlarda esnaf ve sanatkarı, üreticiyi çalışır hale getirmenin yollarını hem devletimiz hem bizler bulmak, düşünmek, değerlendirmek zorundayız. Aksi takdirde, çok uzak olmayan bir gelecekte, biz işyerlerimizde çalıştıracak eleman bulamayacağız, gittiğimiz yerlerde çalışanlar işte bu gelenlerin çocukları işleri devralacaklar, dolayısıyla biz sokağa da hakim olamayacağız. O manada esnaf ve sanatkarımıza sahip çıkılması gerektiği kanaatindeyim. Elbette ben birçok not aldım, bir esnaf ve sanatkarın derdinin 10 dakikada özetlenmesi mümkün değil, elbette söz üstatları var, bir cümleyle kitapları anlatan ama bizde o yetenekte yok. İnşallah benden sonra Orhan Başkanım daha detaylı bunları anlatacak. Ama şunu söylemeden geçmek istemiyorum, biz özellikle Servisçiler Odası Başkanımız biraz önce uğramıştı, sizde bununla ilgili haberdar edin insanları dediğiniz için arkadaşlarımıza mesaj atmıştık. Bizi şu anda izleyen Tokat’ta da başka esnaflarımız var, başkanlarımız var, özellikle Ticari Yakıt desteğinden bahsetti. Tabi bizler bu konuları biliyoruz ama o daha detaylı anlattı. Mesela Deniz Ticaret Araçlarına, Deniz Araçlarına bir Kdv, Ötv muafiyeti var, daha ucuza yakıt kullanıyorlar, şimdi bizim esnaf ve sanatkarımız bir aracın sırtında saatlerce çalışarak özellikle bu akaryakıt zamlarından sonra ciddi zorluklarla karşı karşıyalar. Bu akaryakıt sorununu burada dile getirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bir başkası, biraz önce dediniz ki kamunun, belediyenin şunları istediğini falan, kamunun esasında burada yarattığı başka sıkıntılarda var. En önemlilerinden bir tanesi, kamu kurumlarına ait kantinler, restoranlar, kafeler, oteller, bizde güzel bir laf var, bizim atasözlerimiz yıllar içerisinde ilmikten süzülmüş, hakikaten tek kelimeyle dünyaları anlatan cümleler içeriyor, ne diyor, ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmekte üste ver. Şimdi siz devletin memuruna kira yok, elektrik parası devletten, çalışanların maaşı devletten lokantacılık yaptırırsanız, lokantacılar bu işe bozuluyor. Kafecilik yaptırırsanız, kafeciler bu işe bozuluyor. Müşteri tabi neyin ne olduğunu bilmiyor, sizde bir döner yiyor 50 lira, diyor ki falan yerde yedik 20-30 lira. Yani devlet kendi esnafıyla, vergisini aldığı esnafıyla her alanda rekabet etmekten bir an önce vazgeçmelidir. Bu alan düzenlenmeli, esnaflığı esnaf yapsın, devlet devletliğini. Yani devlet çalıştırdığı personeline daha ucuza yemek vermek istiyorsa ona daha fazla para versin, o da gitsin yemeğini lokantacıdan yesin, çayını kahveciden içsin, yatacaksa gitsin otelde yatsın. Yani bu kamuya ait dinlenme tesisleri falan hakikaten bizim uzun dönemden beri yaşadığımız ciddi sorunlarımızdan bir tanesidir. E-ticaretten bahsettik, mezunlardan bahsettik, birde fuar ve fuarcılık alanları var. Bu da denetimsiz bir alan, esasen onlarda esnaf değil mi diyeceksiniz ama bu yerel esnafın ciddi manada sıkıntıya sokuyor. Yani fuarcılar kendi ekiplerini her yere yollayıp, özelliklede bayram haftası, okulların açılacağı hafta gibi zamanlarda yerel esnafı ciddi manada sıkıntıya sokuyorlar. Buralarda denetimler yeteri kadar yapılmadığı için esnaf ve sanatkar beklediği o bir haftayı, insanların alışveriş yapacağı belirli günler var, esnafın uzun süre beklediği günler var ama fuarlar sayesinde beklediğini bulamıyor belki aldığı ürünü de satamıyor, elinde kalıyor. Ciddi manada bir başka sıkıntı da budur. Bir başka sıkıntı, muhtemelen Orhan Başkanım’ da denk geliyordur, adam geliyor benden kredi istiyor, ne yapacaksın diyorum, oğlana dükkan açacağım diyor. Ne iş yapacaksın diyorum, şu iş diyor. O iş olmaz, geçinemez, sıkıntı yaşar diyorum, geçinsin diye açmıyorum diyor, çocuğa iş bulamadığım için, kız istemeye gideceğiz, ne işi var diye sorarlarsa dükkanı var diyeceğim, diyor. Yoksa evde kaldı, evlendiremiyoruz diyor. Bu tür açılan işyerleri var, bunların önüne geçilmesi lazım. Oysa bizim ahilik geleneğimizde bir gedik usulü var ki, bugün batıda özellikle Almanya’da, İtalya’da ciddi manada uygulanıyor. Nüfusa oranla, eczanelerde olduğu gibi, hangi semtte kaç nüfus var belirlenerek, bundan daha fazla esnaf olmaması sağlanıyor. Yoksa yeni açanların, eski açanları perişan ettiği, çalışamaz hale getirdiği görülüyor. Bir başka sıkıntımız erken emeklilikler, memur adam kamuda çalışmış, yıpranmamış, emekli olunca da devlet 150-200 bin lira para vermiş. Evde de hanım git evden, günümüz var, misafirler gelecek deyince adam düşünüyor, ben bir dükkan açayım diyor. Bunların önüne geçilmesi lazım, adam açıyor, ziyarete gidiyoruz. Niye açtın diyoruz, benim zaten emekli maaşım var 7-8 bin lira, vakit geçirmek için açtım diyor. Halbuki onun vakit geçirmek için açtığı işi, bir başkası çoluğuna çocuğuna ekmek götürmek için yapmak zorunda. Hem kendisi iş yapamıyor hem de iş yapan insanlara ciddi manada zararı oluyor. Vakit geçirmek isteyenlere devlet bir fon ayırsın, balık tutmaya falan gönderelim, orada vakit geçirsinler. Bunların gündeme alınmasında, dikkate alınmasında fayda olduğu kanaatindeyim. Ben burada sözlerime son veriyorum, hepinize teşekkür ediyorum. Tekrar bir şeyler söylememiz gerekirse, burada hala notlarım var, devam edebilirim ama sizlerin de sabrını zorlamak istemiyorum. Hepinize tekrar teşekkürler.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Estağfurullah, nezaketinize teşekkür ediyorum. Değerli, Muş Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifleri Başkanı Orhan Türkoğlu’na söz verelim. Biraz daha çözüm ve öneri odaklı, Sayın Aydoğan’ın bıraktığı yerden, zatıalinizi dinliyoruz efendim.
MUŞ ESNAF SANATKARLAR ODASI BAŞKANI ORHAN DEMİRTÜRKOĞLU:
Teşekkür ederim, Fehmi Bey, Ahmet Başkanıma gerçekten teşekkür ediyorum, bizim içimizde oluşan bütün dertlerimizi ifade etti. Benimde birkaç tane çözüm önerim olacak. Özellikle esnaf sanatkarlarımızı kalkındırmak, geleceğe daha özverili bakmalarını sağlayabilmek için, yeni işyeri açan esnaflarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu ve ruhsat konusunda harç ve primlerinin makul seviyeye düşürülmesi veya 5 yıl bu harç ve primlerin alınmaması. Yeni araç alacak nakliyeci esnaflarımız için, ilk araç için Ötv ve Kdv oranlarının düşürülmesi. Esnaf ve sanatkarlığı cazip hale getirmek için düşük faizli finansman kredi oranlarının arttırılıp, faizlerinin düşürülmesi. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarımızın iş konusundaki bilgisinin arttırılmasını sağlama amacıyla, gerekli kurs ve eğitim seminerlerinin düzenlenmesi, esnaf ve sanatkara e-ticaret için yasal düzenlemeler yapılması, zincir market sayılarının, mahalle, kaza, şehir nüfus oranlarına göre mutlaka düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu saydıklarım, bizim için olmazsa olmaz maddeler, bunları rapora yazarsanız, iyi olacağını düşünüyorum Fehmi Bey.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Bayram Bey, Gümüşhane Şiran’daki 3 harfli marketlerden bahsetti, Muş’ta durum nedir Orhan Bey?
MUŞ ESNAF SANATKARLAR ODASI BAŞKANI ORHAN DEMİRTÜRKOĞLU:
Fehmi Bey, bildiğiniz gibi değil, inanın neredeyse bizim sokağa indiler. 50 metre aralıklı market açılıyor. İsim vermek istemiyorum, bunlar zincir marketler, içinde ayakkabısından tutun, beyaz eşyası, sigarası her türlü şey satıyorlar. Kırtasiyeye kadar inmişler, bilginiz olsun.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Evet, Bayram Bey, size gelelim. Kantinciler Esnaf Odası Başkanı’sınız ama tedarik zincirindeki çok önemli bu pazardan, tedarikinizi sağlıyorsunuz. Şu marketlerin de müşterisi olan, bizim öğrenci diye hitap ettiğimiz müşteri kesimine hizmet sağlıyorsunuz. Üniversite kantinleri size mi ait, yoksa sadece ilkokul, ortaokul düzeyi mi?
ANKARA KANTİNCİLER ODASI BAŞKANI BAYRAM ŞAHİN:
Hayır, üniversitelerde var, tabi kantin deyince ilk önce okul kantini aklımıza geliyor ama bizde hastane, dershane, özel okul, kurum kantinleri, fabrika kantinleri, kantin olarak geçenlerin tamamı bizim üyemiz. Şahıs işletmeler ve şirket olanlar ticaret odalarına kayıt oluyorlar. Ama ağırlıklı olarak, %70-80 oranını okul kantinleri kapsıyor. Müsaade ederseniz devam ediyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Tabi buyurun.
ANKARA KANTİNCİLER ODASI BAŞKANI BAYRAM ŞAHİN:
Bir iki not almıştım, Ahmet Başkanı’mla da tanıştığımıza memnun oldum, çok güzel şeylere vurgu yaptı. Onun sözlerine ben birkaç ekleme yapmak istiyorum, daha sonra da çözüm önerilerine girmek istiyorum. Şimdi bir Suriye gerçeği var yaşamımızda, bu 1-2 yıla çözülecek gibi de görünmüyor. Kaldı ki, diğer başkanım da söylemişti, eğitim yapılmalı diye, artık hangi esnafa sorsanız diyor ki, çırak yetişmiyor. Büyük sorunlardan biri bu, geçenlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın, bir AB Projesi toplantısını da katıldım Ankara’da, ismi İMEP, İstihdam için meslek eğitim programı. Şimdi bunun temel konusu, bizim Meslek ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafı bunun, Fransa bunun için 30 milyon Euro para veriyor, diyor ki, Suriyelilerin oturma izni diyelim ki Ankara’da, Ankara’da eğer bir Suriyeli, çırak öğrenci statüsünde biri varsa ki onlarda 16 yaştan sonra çıraklık kanunda yaş sınırı yok. Bu kişi Çırak Eğitim Merkezi’ne gitsin, eğitilsin, bunlara ekstra para verelim, sigortasını karşılayalım diyor. Kim bu kişiler, Suriyeliler. Kardeşim biz kendi çocuklarımıza, kendi esnafımızın çocuklarına iş veremezken, Suriyeliler eğitim verdirelim. Kim veriyor parasını, Fransa veriyor, niye veriyor, bana gelmesinler diyor. Biz kendi çırağımızı yetiştirmeyi unuttuk, Suriyelileri çırak sistemine dahil edip, bunları kendi yaşamımıza entegre etmeye çalışıyoruz. Bundan acilen dönülmesi gerekiyor. Çırak eğitimi bizim en büyük sorunlarımızdan biri çünkü şuan bir esnafımız, büfeci olsun, kantinci olsun, kahveci olsun, perakende satış sektöründeki insanlar çalışacak personel bulamıyor, bulsalar bile bugün bir realite var. 4250 lira asgari ücreti veren Türkiye’de esnaf ve sanatkar var mı? Kendimizi kandırıyoruz. Bakın böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? Bir anket yapılsa, bugün kimse 4250 liraya 1 değil 2 değil 3 değil nasıl personel çalıştıracaksın? Asgari ücreti devlet belirliyor ama bunun teşviklerini daha çok arttırması gerekiyor. En düşük sigorta, Bağ-Kur primiyle birlikte, SGK’da en düşük asgari ücret primi 1750 liraya tekabül ediyor. Siz onun vergisini kaldırsanız ne fayda? Esnaf sanatkar bunu ne yapıyor, birçoğu da zaten kayıt dışı, devletin bu politikaları buna yöneltiyor maalesef. Ahmet Başkan’ımın söylediklerine bir şey eklemek istiyorum. Ahmet Başkanım bizi devlet memurlarının maaşıyla karşılaştırdı, ben toplantıya biraz daha renk katsın diye söylemek istiyorum. Ahmet Başkanım sizin genel sekreteriniz emekliye ayrıldığı zaman, siz mi daha çok maaş alacaksınız, genel sekreteriniz mi? Şimdi bırakın devlet memurunu, biz Bağ-Kurlular olarak yerlerde sürünüyoruz. Muhtar kadar değerimiz yok, biz oda başkanıyız, devlet muhtara 4250 lira maaş veriyor, Bağ-Kur primini ödüyor. Siz oda başkanısınız, hiçbir maaş garantiniz yok, Bağ-Kur priminize de karışmıyor ve en kötü esnaf ve sanatkar 30 yıl, 40 yıl çalışıyor, belki 20-30 tane personeli emekliye ayrılıyor, kıdem ve ihbar tazminatını ödüyor ama ne yazık ki emekliye ayrıldığı zaman onlar kadar maaş alamıyor, yani aciz durumda. Biz oda başkanlarıyız bir de kendi esnafımız yani Bağ-Kurlu olan yönettiğimiz insanlarda bu durumda. Önce bir kere bu adilane olmayan düzenin yıkılması lazım, şimdi bir Bağ-Kurlu kendi çalıştırdığından daha düşük maaş alırsa o zaman bu işi neden yapsın? Esnaf ve sanatkar küçük, sözü geçmiyor, sesi duyulmuyor. Bakın 3600 ek göstergeye basında harcanan zamanın %1’inde bile dahi sözümüz geçmiyor, en sıkıntılı konulardan biri bu. 2.si bu zincir marketlerle ilgili durum, maalesef bu iş Şiran’ı aştı. 10 binlerce, her sokakta, aynı sokakta 2-3 tane farklı türde market ve bu zaten istihdamı bir tarafa bırakın, bizim esnaf ve sanatkara balta vuran, yok eden bir şey. Zincir marketlerin Avrupa’da da örnekleri var, illaki giden gören olmuştur. Biz, oda başkanları hep konuşuyoruz, Tokat’ta da, Muş’ta da dile getirilir. Ben Hollanda’ya gittiğimde gördüm hatta bizzat Rotterdam Belediye Başkanı’nı ziyaret ettim ve bu konuyu konuştum, sizde nasıl oluyor diye. Mesela, Tokat Almus’un nüfusu 50 bin ise diyor ki, buraya kaç tane kasap yeterli olur, mesela diyor ki 10 bin nüfusa 1 tane kasap yeter, 20 bin olmadan 2. bir kasap açma ruhsatı vermiyor. Bırakın esnaf sanatkarı, bizde zincir markete bir sokakta 10 tane şube açsa, 10 tane ruhsat verdiler ve şuan esnaf ve sanatkarın ekmeğine dinamit atılmış durumda. Tabi bir günde kanun değişikliğiyle kapatsan bile tazminat hakları doğar ama belirli bir kanuni zaman süresine dayandırarak bunların kapanışının verilmesi ve Avrupa’da olduğu gibi bırakın bizim esnaf ve sanatkarı, büfesine, bakkalına, belirli bir sayıya yetinceye kadar açma izni verilmemesi lazım çünkü açan da iflas ediyor. Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanlarımızdan para alıyorlar, işyeri açıyorlar, sonra ödeyemeyip iflasa sürükleniyorlar. Buna da engel olunması gerekiyor kaldı ki AVM’ler var birde, bunların daha büyükleri, Ankara’da Nata Vega var, Avrupa’da bunların çevreyolu dışına atılması ve hafta sonu kesinlikle kapalı olması gerekiyor. Ama bizde yıllardır perakende yasası çıkacak, hal yasası çıkacak, toptancı yasası çıkacak, bir türlü çıkmıyor. Yani uzaya, aya 5 defa gidip gelinirdi, biz bir ülke olarak perakende yasasını düzenleyemeyecek kadar aciz insanlar mıyız, aciz bir ülke miyiz? Ama maalesef bir adım ileri gidemiyoruz. Ama vazgeçmememiz gerekiyor bu tür çalışmalardan. Şuan herkes bir zam yağmuru yaşıyor. Birazda perakende sektörünün sıkıntılarına çözüm önerisi dersek, bugün esnaf ve sanatkar 2,5- 3 milyona yakın esnaf ve sanatkar ve heveslisi insan var. Maliye Bakanımız bir tuşa bassa dese ki, esnaf ve sanatkarın ortalama matrahı ne? Yani bir asgari ücretin matrahı kadar gösteren kaç esnaf ve sanatkar var? Ya siz zaten buna kayıt dışını göstermişsiniz. Bu insanı niye muhasebeciye, niye beyannameye, niye icraya, niye ödeme emrine mahkum kılıyorsunuz? Esnaf ve sanatkarın, TESK koordinasyonunda Maliye Bakanı’nın acilen karar alıp öncelikle KDV’yi %1’e indirmesi lazım. Şimdi benim sektörümle ilgili ekmeği %1’e indiriyorsunuz, ben bunu çocuğa satıyorum tost olarak, hala %8. Ne güzel bakın Fehmi Başkanım bir toplantı düzenlemiş, bunu Maliye Bakanı, devletin bakanlıkları düşünemiyor mu? Yani insanları çağırıp, böyle bir düzenleme yapacağız, 562 sayılı kanunumuzda var, Anayasa’da var ama sahada ve uygulamada maalesef yok. KDV’yi esnaf ve sanatkara sıfırlaması lazım, devamında da bizim 3 milyon esnaf ve sanatkarımız varsa meslek analizi yapıp, bunlarında %80-90’ını götürü vergi kapsamına alın, insanlar bir rahatlasın. Yüzlerce insan kapalı kaldığı için evine ekmek götüremedi. Benim sektörüm 18 ay askerlik yaptı neredeyse, kapalı kaldı. 1000 lira destek, 1750 lira Bağ-Kur primi, şimdi bu hakikaten kabul edilebilecek bir durum değil. Bunun daha büyük hani bir şura şekline dönüştürülüp, bütün sektörlerin analizlerinin yapılıp ama tabi buna devletin elinin değmesi lazım, devlet yardıma muhtaç kalmış esnaf ve sanatkarına el uzatmazsa, Fehmi Başkanım inşallah başarırsınız. Sektör adına söylemek istemiyorum öyle absürd şeyler var ki, 20 bin tane okul kantini var şu anda, 50 bin tane devlet okulu var. Hani kantin sektörü deyince rant alanı gözükür. 50 bin tane devlet okulundan 20 bininde var çünkü diğerleri iş yapmıyor. Sınırlı zamanla yarışıyorsunuz, 180 gün çalışan bir işletme, birçoğu küçük aile işletmesi olan işletme, gelir vergisine tabii tutulup, 1750 lira Bağ-Kur primi ödeyemiyor. Ahmet Başkan’ım ne güzel vurguladı, diyor ki Bağ-Kur primini ödeme, ben sana af vereyim, emekliye de ayrılma. Esnaf ve sanatkar sıkıntıdan, borçtan harçtan, kendi Bağ-Kur primini ödeyemiyor, personelinin sigorta primini ödüyor, o emekliye ayrılıp daha çok maaş alıyor, Ahmet Başkan’ımın da dediği gibi değil 30 yıl, 50 yıl da geriye gitseniz birçoğu esnaf olma istemez. Çünkü önünüze de bakıyorsunuz karanlık, 20 yıldır perakende satış yasası çıkacak ve şöyle düşünün, AVM’leri düşünün, zincir marketleri düşünün, pazar günü açık, Sosyal Güvenlik Kanunu yok mu, bizim sigorta müfettişlerimiz yok mu? Her ay kantincilerden çalışan listesi isteyen Sosyal Güvenlik Kurumunun yetkilileri, Allah aşkına bu cumartesi, pazar orada köle gibi çalıştırılan işçilerin hiç mi sosyal hakları yok, özlük hakları yok? Bunu kimse görmüyor, göz göre göre, hepimizin sokağında bu marketler var, insanlar çalışıyor, gayrı yasal çalıştırılıyor, iş kanununa aykırı çalıştırılıyor ama bir adım ileri gidemiyoruz. Bu toplantı çok değerli, burada konuşmak, içimizi dökmek bile çok özel, çok uzatmayayım, konuşmaya devam etsek belki saatler sürer. Teşekkür ediyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Bayram Bey, şöyle bir şey arz edeyim. Biz Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneği yani Ahi Enstitüsü, biz bu derneği kurarken şunu düşündük. Zaten esnaf ve sanatkarların meslek odaları var, Kredi Kefalet Kooperatifleri var ve bu konuda inanılmaz bir tecrübe var. Ama orada iş analizi, kariyer planı, geleceğe dönük e-ticaret ile ilgili sorunların tespiti konusunda ne yazık ki esnaf ve sanatkarlar sesini duyuramadığı gibi bir organizasyon ve adaptasyonda sağlayamıyor. Biz belki bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz diye düşündük. Mesela pandemi döneminde Türkiye’de, bu esnaf ve sanatkar camiasında tek araştırma yapan yapı biziz. Türkiye’nin 12 ilinde bir anket çalışması yaptık. Bu bizim hem dernek sitemizde hem Esnaf Haber’de var. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan, çalışanına kadar sorduk. Tabi bunlar bütçeyle ilgili, bir yerden destek olunmuyor. Ama sizin gibi duyarlı esnaf başkanlarımız, çözüm odaklı esnaf başkanlarımız, hani sadece sorunları dile getirip içini rahatlatma değil, öneriler getiren esnaf başkanlarının bize verdiği çıktılarla biz, inşallah bunu siyasi partiler, esnaf çatı kuruluşları başta olmak üzere kamuoyuyla paylaşacağız. İnsanların dikkatini buraya çekmek isteyeceğiz. Bizimde katkımız bu şekilde olsun. Şimdi biz Bartın Başkanımızla devam edelim.
BARTIN KAHVECİLER VE ŞERBETÇİLER ODASI AYHAN TEPE:
Bartın Kahveciler ve Kantinciler Esnaf Odası Başkanı, Başkanım dedim de söylemiştim, ben bu toplantının çok verimli olduğunu düşünüyorum. Bunların çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Demin dile getirmiştim, 90’lı yıllarda internet hayatımıza girdiği zaman nasıl yabancı geldiyse, bugünde Metaverse denen yeni bir şeye geçiliyor, sizlerde farkındasınız. Ben bu konuda bizim odaların üst çatısı olan federasyon ve konfederasyonun ve siz gibi emek veren platformların, çözüm olarak bir Ar-Ge oluşturması gerektiğine inanıyorum. Yani gelişen, değişen yeni teknolojiye göre, şartlara göre, koşullar göre, esnafımızın ayak uydurabilmesine rehberlik edecek çalışmalar oluşması ve bu Ar-Ge’lerin bunların içinde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Biz bu yeni oluşuma ayak uyduramazsak daha çok kan kaybedeceğimizi, daha çok zorlanacağımızı düşünüyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Çok teşekkür ederim, şimdi Konya Başkanımızla devam edelim. Sevgili Başkanım buyurun.
KONYA KAHVECİLER, ÇAYOCAKLARI, BÜFECİLER, İNTERNET KAFE VE PLAYSTATION ODASI BAŞKANI MEHMET ADİL:
Tekrar tüm başkanlarıma hürmetlerimi arz ederek başlamak istiyorum. Bende malum pandemi döneminde en fazla, sektör olarak temsil ettiğim esnaf grubu darbe aldı, yara aldı. Sevgili başkanlarım ciddi bir şekilde kayıt dışılık ve bana necilik var. Denetimsizlik had safhada, özelde ben Konya için konuşuyorum ama genelde her tarafta böyledir. Şimdi herkes faaliyet alanı dışında faaliyet göstermeye başladı. Çiğ köfteci mesela okey takımı atabiliyor, okey oynattırabiliyor. Bir çay ocağı, lokanta gibi hizmet veriyor falan, faaliyet alanlarında böyle bir kuralsızlık söz konusu. Bunların önlenmesiyle ilgili, bir de bu dernekler yasasının esnaf sanatkarımıza vurmuş olduğu bir darbe var, haksız rekabet var. Bir de kontrolsüz yerler, malum kapalı alanda sigara yasağından dolayı kahvehaneler ciddi etkilenmişti. Şimdi dernekler kontrolsüz yerler, kontrol edilmesi için ya mahkeme kararı veya 24 saat önce haber verilerek denetlenen yerler. Bu tür yerlerde sigara içilebiliyor veya vergisi algısı yok, dolayısıyla çayı ucuza verebiliyor. Dolayısıyla esnaflarımızın bu konuda da ciddi şekilde bir mağduriyeti söz konusu, ben bunları belirtmek istiyorum. Ayrıca hassasiyetinizden dolayı kıymetli Fehmi Başkanım, şahsınızda tüm başkanlarıma hürmetlerimi arz ediyorum. Hoşgörü Mevlana kentinden de saygılar sunuyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Çok teşekkürler, Ahmet Hamdi Bey, son olarak eklemek istediğiniz konular varsa o görüşlerinizi de alalım Muhterem Başkanım.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Değerli Fehmi Bey, Kıymetli Başkanlarım güzel görüşler dile geldi. İnşallah bu kıymetli çalışmanız, Türkiye’de daha büyük çalışmalara, daha yoğun katılımlı çalışmalara, daha çeşitlendirilmiş görüş, fikir ve önerilerin ortaya çıkmasına vesile olacak. İnşallah bunları bir rapor olarak düzenleyip, zaten ilgili mercilere ulaştıracağınız düşünüyorum. Niyet hayır, akıbet hayır diyelim, bu çalışmamızda esnaf ve sanatkarımıza zerre miktarda bir katkımız olacaksa, bunun da çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Elbette biz sürekli başkalarını eleştiren, başkalarının yaptıklarından dolayı kendi sıkıntılarımızı dile getiren pozisyonda olmamamız lazım. Bizde güzel bir söz var, iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır derler. Bizim esasında özeleştiri yapmamız lazım. Eksiklerimiz ne, bizim de bu konuda yapmamız gereken ev ödevlerimiz var mı, bunları da dile getirmemiz lazım diye düşünüyorum. Burada kendi adımıza, esnaf ve sanatkarın da eksik yönlerini kısaca ifade etmek istiyorum. Biz koskoca bir camiayız, hakikaten bu ülkenin bel kemiği, çimentosu, harcı dediğimiz bir kitleyiz. Çok ciddi bir gelenekten geliyoruz. O günden bugüne biriktirdiğimiz, devletin yürümesinde, milletin müreffeh bir geçim sağlamasında, insanların birbiriyle irtibat olma noktasında çok önemli vazifeler ifa ediyoruz. Düşünün ki bir doktor, bir mühendisle ömür boyu karşılaşmayabilir, herhangi bir sektörden bir isim, bir başka sektördekiyle ömrü boyunca yolu kesişmiyor olabilir ama biz esnaf olarak, mahallenin bakkalı olarak, çarşının esnafı olarak bütün sektörlerle irtibat halinde insanlarız, bize herkes gelir. Zenginden yoksula, şu görüşten bu görüşten olmadan herkese kapımızı, gönlümüzü açarız dolayısıyla ciddi bir etkileşim söz konusu. Bu etkileşim de bizim toplum içerisindeki yerimizle bir zamk vazifesi yaptığımızın önemli bir işareti diye düşünüyorum. Bizlerin elbette ki şöyle bir sıkıntısı var. Esnaf ve sanatkarlar olarak bizim ülkemizde en R organize sınıflardan bir tanesiyiz. Bizden daha perişan çiftçiler ve en organizasyonsuz kitle de esnaf ve sanatkarlar. Mesela bir kongre yapıyoruz, kongrelerimiz, eğer karşımızda aday yoksa 20-30 kişiyle veya 300-500 kişiyle geçiyor. Geldiklerinde dertlerimizi dile getirme imkanımız olmuyor. Çünkü esnaf ve sanatkarımız sanki her gün o kongreye geliyormuş gibi, 4 yılda yapılan bir kongrede, 3 dakikada oyunu kullanıp kaçmanın derdinde. Biz kongrelerimizi dertlerimizin konuşulduğu platformlar haline bir türlü getiremiyoruz. Dolayısıyla biz işçilere kızıyoruz ama işçiler aldıklarını hak ediyorlar. Nasıl, bir şey talep ediyorlar, dile getiriyorlar, duyulmazsa basın açıklaması yapıyorlar, duyulmazsa gösteri yapıyor, yürüyüş yapıyor. Geliyor Ankara’da cop yiyor, soğuk suya maruz kalıyor veya gaz yiyor, netice itibariyle 100 istiyorlarsa, 50-60’ını alıp dönüyorlar. Oysa biz 5 yıldızlı otellerde kongre yaptığımız halde esnaf ve sanatkarımız burada gelip, bize ne yaptığımızı sormuyor, ne yapmamız gerektiğini söylemiyor, hatıra binaen geliyor, oyunu kullanıyor, geri gidiyor. Eğer rakip varsa, zaten bu rakipler arası kongrelerimizde de problemlerimizin dile gelmesinden öte, horoz dövüşü, senin adamın benim adamım diye kongreyi yapıp, dağılıyoruz. Bunu da kendi adımıza, esnafımız adına bir eksiğimiz olarak tespit edip, ifade etmemiz lazım. Önce biz bu konuda seçtiğimizi denetlemeliyiz, denetlediğimizi de azledebilen yetkin bir demokrasi standardına kavuşmalıyız. Aksi takdirde oyunu ver, bir dahaki seçimde bir daha oy ver, rakip yoksa tamam balkan canın sağ olsun deyip git, böyle olduğu zaman biz ciddi bir şey ortaya koyamıyoruz ki. Biz kendimizi, kendi seçtiklerimizi ciddiye almazsak elbette ki devleti yönetenlerde bizi bu kadar ciddiye alır. Değerli Bayram Başkanım, çeşitli görüşler dile getirdi. Muhtarlar seslerini ciddi manada duyuruyorlar, işçiler, memurlar sendikalarını kurdular, biz bu anlamda maalesef yetersiz kalıyoruz. Bir başka unsur, sanıyorum hepimizin derdi, Türkiye’de 3000 üzerinde oda var. Öyle odalar var ki genel sekreterinin maaşını ödemekten aciz, yani bizler küçülerek büyümeyi becermeliyiz. 3000 odamız olacağına, 300 tane odamız olsa, 300 odamızın giderlerini karşılayacak bir geliri olsa ve bu gelirleriyle ciddi manada araştırmalar yapabilecek, çeşitli bilgi, görgü ve gereksinimlerini yapabilecek, eğitimler düzenleyebilecek, gerektiğinde hukuki danışmanlar tutabilecek imkanlara kavuşsalar, ben zannediyorum bugünkünden daha fazla etkili oluruz. Bugünkünden daha fazla işimize yarayacak görüşler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Biran önce buna bizim de TESK olarak ta, odalar olarak ta direnmeden, küçülerek, sayılarımızın azaltılarak, üye sayılarımızın oda sayısınca yükseltilmesiyle, odalarımızı kendi nezdinde dikkate alınır hale getirebilmemiz lazım. Genel sekreterinin maaşını ödeyemeyen bir odayı, kim, niye ciddiye alsın. Masasını alamayan, elektriğini ödeyemeyen, 3-5 kuruş borcu için federasyona boyun bükmek durumunda olursak, kusura bakmayın bizi başkaları değil öncelikle kendimiz ciddiye almıyoruz demektir. Biran önce Bakanlığımızın da, devletimizin de bu konuya eğilmesi lazım, odalarımızı daha etkin kılabilmenin yolu, yöntemi budur, başka görüşlerde vardır mutlaka, bu görüşler olgunlaştırılarak, öncelikle odalarımızın sözü dinlenir hale getirilmesi lazım diye düşünüyorum. Eksik söylediysem başkanlarım bağışlasınlar. Bir diğer husus, mesela bizim Bağ-Kur ödemelerinde güzel bir şey yapıldı. Düzenli ödeyenler %5 daha eksik ödüyorlar. Bence bu az bir şey, daha yükseltilmesi lazım ki bu alan teşvik edilsin. Çünkü insanlar bir şekilde ödüyorlar neticede, ödeyemeyenlerle bir olmak durumunda olunca da onlarda ödemekten imtina eder hale, ödeyende ödemeyende bir haline gelecek uygulamalar olduğunda sıkıntı oluştuğunu düşünüyorum. Bir başka dile getirmek istediğim konu, biraz önce istihdam ile ilgili bir şeyler söyledim. Yani, bir babayı düşünün 2 tane oğlu var, birisi babasının işinde devam ediyor, birisi de diyor ki ben kendi işimi kuracağım. Öyleyse bu baba kendi işinde devam eden oğluna ayırdığı miktarı, ayrılıp iş kuracak oğluna da takdim etmesi gerekir kanaatindeyim. Dolayısıyla bir esnaf işyeri açtığında esasen devlete de böyle bir katkı oranında katkıda bulunmuş oluyor. Yani devletin yatırmak zorunda olduğu 750 bin liraya, esnaf kendini istihdam ederek, kendisi yatırmış oluyor. Bunun da dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim. Esnaf ve sanatkarımızın, odalarımızın, kooperatiflerimizin bu mevzulara daha katılımcı davranması, görüşlerini söylemesi, fikirlerini gündeme getirmesi gerektiği kanaatindeyim. Bizim tabi kooperatif başkanı olarak dile getirmemiz gereken bir başka husus, şu anda biz üst limitten kredi kullandıran bir kooperatif olarak, 275 bin lira limitle kredi kullandırıyoruz ve artık maalesef 275 bin lira, esnafın hiçbir derdine çare olamıyor. Biz 200 bin limitle kredi kullandırdığımızda, 200 bin liraya bir daire satın alınabiliyordu. Bugün 275 bin liraya aynı dairenin bir odasını bile satın alamıyorsunuz. Dolayısıyla bu anlamda bizim limitlerimizin, Esnaf Kredi Kooperatiflerinin şahıs limitlerinin arttırılmasına acilen ihtiyaç var. Bunu tekrar tekrar dile getirmemiz gerekiyor. Bir başka husus, şu anda bizim yanımızda çalışıp, işi öğrenip daha sonra kamunun açtığı bir sınavda, benim hep dile getirdiğim bir örnek var, ben acizane restorancılık yapıyorum, restorana aldığımız bir garson, garson olana kadar 100 tane tabak kırıyor. 100. tabağı kırdığı gün devlet bir sınav açıyor, hastaneye paspasçı alacak. Bizim 100 tabağı kıran, öğrettik diye sevindiğimiz çocuk, adamını buluyor, gidiyor hastaneye hemen işe başlıyor. Dolayısıyla biz eğittiğimiz, zahmetini çektiğimiz bu elemandan istifade de edemiyoruz. Başka sektörlerde de bu böyle, kaynakçıda böyle, muslukçuda böyle, kaldı ki bu çocuklar bu işleri öğrendikleri için hem kamuda çalışıyorlar çünkü esnaflıkta alışmış 12-15 saat çalışmaya, kamuda 8 saat çalışınca akıllı olanları, boş zamanlarında kayıt dışı olarak bizim ekmeğimize de ortak oluyorlar. Esnaf Kefalet Kooperatiflerinde son günlerde gündeme gelen bir başka sıkıntı, Esnaf Kredi Kooperatiflerinden veya Ticaret Odası aracılığıyla kullandırılan, devletin sübvanse ettiği düşük faizli kredileri alıp, istismar edenlerde oluyor. İstemesek te bunlara şahit oluyoruz. Devletimiz bunun önüne geçmek için, özellikle Ticaret Odası kayıtlıları, başka sektörde de olsa veya herhangi bir şirketin hissedarı da olsa artık Kredi Kefalet Kooperatiflerinden kredi kullanamaz hale geldiler. Çünkü eğer e- devlet üzerinden bankalar, bizde kredi kullanan insanları, örneğin nakliyeci bir kardeşimiz bir başka şirketin de ortağı, banka bunu gördüğü için bu kredileri kullandırmamaya başladı. Oysa bu işlerde ciddi bir ayrım yapılmadığı için, esnaf ve sanatkar işe başlarken, çok fazla konuya hakim olmadığı için, Ticaret Odası biraz daha havalı geliyor. Adam büfeci, Ticaret Odasına kayıt olmuş. Halbuki geliri çok düşük, Ticaret Odasına kayıt olduktan sonra krediye ihtiyacı olduğunda oraya gidiyor, diyorlar ki biz kredi kullandırmıyoruz. Tekrar küçük esnaflığa geçmek istiyor ancak bu sefer Ticaret Odası tuttuğunu bırakmıyor, yasa da böyle söylüyor veya çok uzun prosedürler gerekiyor. Ben somut olarak bir örnek kendi ortaklarımdan vereyim. Kendisi bizim esnafımız olmasına rağmen, kendine bir ev yapacağı zaman biliyorsunuz ya bir müteahhit ile anlaşmanız gerekiyor veya müteahhitlik belgesi çıkarmanız gerekiyor. Bu delikanlıya müteahhitlik belgesi çıkart denilmiş, o da belgeyi çıkartmış, Ticaret Odasına kayıt olmuş. Evini yapmış ondan sonra ne müteahhitlik yapıyor ne bir şey yapıyor. Ancak bu taraftaki cirosu da küçük esnaflığa geçişin alt limitinin üstünde olduğu için, şu anda Ticaret Odası bu kardeşimizin kaydını silemiyor. Dolayısıyla bu arkadaşımız da belki somut anlamda esnaf olarak kamu kaynaklarında tek faydalanabildiği Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifi kredisinden istifade edemiyor. Bununla alakalı bir çalışma yapılıp, bu esnaf ayrımı ile alakalı tekrar bir gündem oluşturup, bu küçük esnaf ve sanatkarın, Ticaret Odası kaydından çıkartılmasının acil gündem olduğu kanaatindeyim. Orhan Başkanım’ da farkındadır. Onlarda da Türkiye’deki kooperatiflerde böyle bir problem var. Bu vesile ile bunu da gündeme getirmiş olalım. Sayın Başkanım Hollanda’da belediye başkanı yardımcısıyla görüştüm, nüfustan fazla esnafa izin verilmiyor dediği şey, aslında bizim ahilik ilkelerinden bir tanesi, maalesef biz ahiliği unuttuğumuz için, bunu en yüksek oranda Almanlar uyguluyor ama İtalya’da, Avrupa’da bu gedik sistemi ciddi manada uygulanıyor, bunun da faydasını görüyorlar. İnşallah bizde köklerimize bakarak, dışarı bakıp kendi içimize doğru yolculuğumuzu devam ettirerek, daha güzel günlerde, daha müreffeh günlerde, esnaf ve sanatkarın yüzünün daha çok güldüğü, milletimizin birbiriyle daha çok kucaklaştığı, sevginin, muhabbetin olduğu günlerde tekrar görüşmek dileğiyle ben saygılar sunuyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Muhterem Başkanım, tecrübenizden istifade ettik, nezaketinize teşekkür ederiz.
SONUÇ VE ÖNERİLER:
- Ahilik kültürü esnaf ve sanatkarlar arasında giderek kayboluyor, kültürün yeni nesil esnaf ve sanatkarlara taşınması,
-E-Ticaretteki gelişmeler karşısında esnaf ve sanatkarımın rakibi esnaf ve sanatkarlar değil büyük alış veriş platformları olmaktadır. Bunun için e ticaret konusuna acilen adaptasyon sağlanması,
-Esnaf ve Sanatkarların oluşturduğu 3 milyona aşkın istihdamın yok olmaması, devlete yeni yük olmaması için tedbirler alınması,
- Esnaf ve Sanatkar çocukları bile baba mesleğini devam ettirmek istemiyor. Devletin istihdamın tek kapısı olmaktan/görünmekten vazgeçilmesi,
-Geçici sığınmacıların esnaf ve sanatkar yanlarında istihdamın devam etmesi halinde, işletmeler giderek geçici sığınmacıların eline geçerek, sokak/mahalle hakimiyeti kaybolmaktadır. Bu da bir Milli Güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Bu konuyla iliği acilen tedbir alınması,
-Geçici sığınmacıların yaş sınırı konulmadan çıraklık eğitim sistemine dahil edilmesinden acil vazgeçilmeli,
- Devlet kendi esnafıyla ve vergisini aldığı esnafıyla her alanda rekabet etmekten bir an önce vazgeçmelidir. Kamu kurum ve kuruluşların işlettiği işletmeler esnaf ve sanatkara devredilmesi,
- Esnaf ve sanatkarlarımızı kalkındırmak, geleceğe daha özverili bakmalarını sağlayabilmek için, yeni işyeri açan esnaflarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu ve ruhsat konusunda harç ve primlerinin makul seviyeye düşürülmesi veya 5 yıl bu harç ve primlerin alınmaması,
- BAĞ-KUR ödemelerinde düzenli ödeyenler %5 daha eksik ödüyorlar. Bu oranın yükseltilmesi,
-Esnaf ve sanatkar odalarında başkanlar BAĞKUR’lu olmalarına rağmen isdihdam ettikleri personeli emekli olunca kendi başkanlarından daha fazla maaş almaktadır. Bu çarpıklığın düzeltilmesi,
- Yeni araç alacak nakliyeci esnaflarımız için, ilk araç için ÖTV ve KDV oranlarının düşürülmesi,
- Esnaf ve sanatkarlığı cazip hale getirmek için düşük faizli finansman kredi oranlarının arttırılıp, faizlerinin düşürülmesi,
- Hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarımızın iş konusundaki bilgisinin arttırılmasını sağlama amacıyla, gerekli kurs ve eğitim seminerlerinin düzenlenmesi, odaların üst çatısı olan federasyon ve konfederasyonun acilen Ar-Ge oluşturması gerektiği,
- Esnaf ve sanatkara e-ticaret için yasal düzenlemeler yapılması,
- Esnaf ve sanatkarın, TESK koordinasyonunda Maliye Bakanı’nın acilen karar alıp öncelikle KDV’yi %1’e indirilmesi,( Ekmeğin KDV’sinin yüzde 1’e indirilmesine rağmen satılan tostun KDV’nin de yüzde 8 olarak uygulanmaktadır),
- Esnaf Kredi Kooperatiflerinin şahıs limitlerinin arttırılması,
-Halk Bankası’nın kredi ve kefalet kooperatifleri aracılığıyla verdiği kredi faizlerini düşürülmesi,
-Esnaf ve Sanatkarın büyük çoğunluğunun götürü vergi kapsamına alınması,
-İllerde yerel yönetimler ve kamu kuruluşları marifetiyle açılan fuar ve benzeri organizasyonların denetimlerinin yapılması, yerel esnaf ve sanatkarın korunması için alan sınıflandırılması yapılmasını
-Parakende Yasasının acilen çıkarılması, Büyük marketlerin şehir dışına çıkarılması, şehir içinde mahalle aralarında zincir marketlerin açılmasını zorlaştıracak tedbirler alınmalı,
-Eczaneler de olduğu gibi değişik meslek kollarında faaliyet gösterecek esnaf ve sanatkar işletmelerinin açılmasına ilişkin mahalle, kaza, şehir nüfus oranlarına göre sistem getirilmeli, -Zincir market sayılarının, mutlaka düzenlenmesi,
-Yeni büfe açılmasına ilişkin yerel yönetimlerin yanlış uygulamalarından vazgeçmeli, metre uygulamaları yeniden değerlendirilmeli,
-Büfelerin kapanış saatleri yeniden değerlendirilmeli, çalışma saatleri uzatılmalı,
-Meslek liselerinde büfesi esnafına ilişkin insan kaynağı, çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitimi verilmeli,
-Esnaf ve Sanatkarların genel kurullarına ilişkin seçtiğini denetleyecek demokratik ortamların sağlanması,
-Her ne sebeple olursa olsun ticaret odasına kayıt yaptıran esnaf ve sanatkarlarının kendi esnaf odalarına geçişişinin sağlanabilmesi için ticaret odası kayıtlarının silinmesi,
- Sağlık Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı düzenlemelerle gazlı içeçek, cips, çikolata gibi ürünlerin yasaklandığı bir sektör haline gelen ve sağlıklı ürünlere yönelen kantinci esnafının desteklenmesi,
-Derneklerin açtığı, lokal ve sosyal tesislerin tütün yasağı gibi uygulamamaları başta olmak üzere denetimsiz olduğu, kahveci ve lokantacı esnafına karşı haksız rekabete yol açtıkları için denetim ve vergi kapsamına alınması,
KATILIMCILAR:
-Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneği Onursal Başkanı
EROL KORKUT
-Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneği ve Ahi Enstitüsü Başkanı
Fehmi ÇALMUK
- Muş Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanı
Orhan DEMİRTÜRKOĞLU
-Tokat Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı
Ahmet Hamdi AYDOĞAN
-Ankara Kantinciler Esnaf Odası Başkanı
Bayram ŞAHİN
-Konya Kahveciler, Çay Ocakları ve Büfeciler Esnaf Odası
Mehmet Adil GÜVEN
-Bartın Kahveciler ve Şerbetçiler Odası Başkanı
Ayhan TEPE
SORUNLAR:
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneğinin Ahi Enstitüsü ile beraber organize ettiği, Anadolu’nun Ahisiyiz, Üreten Türkiye’nin Hizmetindeyiz projesi kapsamında, biz arzu ettik ki Esnaf Başkanları birçok şekilde kendi sorunlarını dile getiriyor ama biz bu sorunları sektörel bazda ele alabilir miyiz, bunu bir rapor halinde yayınlayabilir miyiz? Elbette ki bu konuda en önemli müracaat edebileceğimiz kişiler Değerli Başkanlarımızdır. Bugün Perakende ve Hizmet Sektörü başlığıyla bir toplantı yaptık, organize eden Betül Hanım’a da çok teşekkür ediyorum. Şimdi ben konuşmamın başında Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneğinin Onursal Başkanı, eski TESK Başkanvekili Sayın Erol Korkut Bey ‘in açılış konuşmasını vermek istiyorum. Ondan sonra değerli katılımcıların, sırasıyla görüşlerini alacağız. Ben konuşmanın başında şunu da arz etmek istiyorum. Lütfen konuşmalarınıza kendinizi tanıtarak başlayınız çünkü bu toplantının deşifresini yapacağız. Konuşmalarınızı bir rapor halinde, neden, sonuç ve öneriler halinde sunmayı planlıyoruz. Teşekkür ederim. Buyurun Erol Korkut Bey.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ ONURSAL BAŞKANI EROL KORKUT:
Çok teşekkür ediyorum değerli kardeşim Fehmi. Bütün katılımcı arkadaşlara da her ne kadar kendileriyle daha yan yana gelmediysek te, karşıdan ve uzaktan ve kalbi olarak kendileriyle birlikte olduğumu ifade etmek isterim. Çünkü şu anda yapılacak olan görüşmeler, perakende piyasasının, daha doğrusu yasasının çıkartılmasına çok çok önemli derecede fayda verecektir. Ben katılmış olan arkadaşlara, şahsınıza ve sizin şahsınızda bütün arkadaşlara başarılar diliyorum. Bu perakende yasasının mutlaka çıkması lazım, bu perakende yasasının çıkması da ancak böyle toplantılarla olur. Maalesef 5362 sayılı yasada, bazı esnaf odalarına verilen haklarla yapmış oldukları mücadeleler eksik kalıyor ama sesimizi daha iyi, daha fazla kamuoyuna ulaştırabilmemiz için bu toplantıların devamını diliyorum. Bütün arkadaşlara da sevgi ve saygılar sunuyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Evet, çok teşekkür ederim. Değerli katılımcılar arzu ederseniz Türkiye’nin en doğusundan, Muş’tan başlayalım. Muş Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı, aynı zamanda Muş Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri de Başkanı Orhan Demir Türkoğlu Beyefendiyle başlamak istiyorum. Doğu’dan bu tarafa doğru gelelim. Orhan Bey?
MUŞ ESNAF SANATKARLAR ODASI BAŞKANI ORHAN DEMİRTÜRKOĞLU:
Bende tüm katılımcılara, katıldıklarından dolayı teşekkür ederim. Bu toplantının esnaf ve sanatkarlarımıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Tabii ki hizmet sektöründen esnaf sanatkarlarımızın gerçekten çok büyük çileleri var, bunu hepimiz biliyoruz. Özellikle bu büyük süpermarketlerin piyasaya girmesiyle, zincir marketlerin piyasaya girmesiyle bütün küçük esnaf sanatkarların ekmeğini ellerinden almanın çabası içindeler. Bunu yıllardır söylüyoruz, mutlaka şehir dışına çıkarılmaları gerekiyor. Buna özel, Esnaf Sanatkarlar Şurasında mutlaka buna bir çözüm bulmak gerektiğini düşünüyorum. Bizim için en önemli, en elzem işlerden biri, bu zincir marketlerin şehir dışına, belli bir mesafede çıkarılmalarını sağlamak. Ve belli bir saat aralığında bunların ticarete açık olmalarını sağlamak, mesela Avrupa’ya baktığınız zaman, Avrupa’da akşam belli saatten sonra marketler kapalıdır. Cumartesi, Pazar günleri belli saatlerde kapalıdır. Artı, bizim zincir marketlerde araba bile satacaklar artık o duruma geldi. Yani buna mutlaka bir çare bulmamız lazım. Tabii ki esnaf sanatkarlarımız özellikle bu pandemi döneminde büyük zorluklar çektiler, büyük zorluklar halen çekiyorlar, çekiyoruz da. Özellikle biz kooperatif kredileri ile birlikte esnaf ve sanatkarlarımızı ayakları üzerinde tutmaya çalışıyoruz, bir nebzede olsa bağışçıları da oluyoruz ama şu anda kooperatif kredimizin faizleri % 9,5. Bankaya baktığınız zaman, banka %14 diyor, biz %9,5’dan esnafa kredi veriyoruz. Halk Bankası ile görüşüp bunu da aşağı çektirmekte fayda var. Başka sorunlarımız da var ama zaman içerisinde söz alıp tekrar sorunlarıma devam edeceğim.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Şimdi, Tokat Başkanımız, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Başkanı, Ahmet Hamdi Aydoğan Bey, Sayın Başkanım buyurun.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Öncelikle böyle bir toplantıyı düzenlediğiniz ve bizlerinde görüşlerini alıp, rapor halinde yukarılara iletilmesine vesile olduğunuz için teşekkür ediyorum. Esnaf ve sanatkar olarak, bizim milletimizin ta geçmişten beri, Orta Asya’dan buraya geldiğimizde, buraları yurt edinmemizde de çok önemli görevler ifa etmiş bir kitlenin mensuplarıyız, acizane temsilcileriyiz. Acizane esnaf kurmayları başkanlarımla birlikte, problemlerimizi gündeme getirip, dile getirmemiz önemli. Elbette giderek esnaf ve sanatkarlık ciddi manada önem kaybediyor, müşteri kaybediyor, gelir kaybediyor. Buna bağlı olarak ta esnaf ve sanatkarımız sayısal olarak ta azalmaya başladı, ekonomik olarak ta azalmaya başladı. Malum güzel bir söz var, bir dokun bin ah işit, diyor şair. Siz esnafın hasar tespit raporu diye başlayınca, biz hasarı anlatmaya başlarsak keyfi kaçar çünkü esnaf gerçekten ciddi manada ağır hasarlı. Bunda dünyadaki gelişmelerin olduğu kadar, ülkemizdeki bir takım yaklaşımların da elbette fonksiyonu var. Ama özellikle iletişim ve ulaşımın çok geliştiği günümüzde, bizim pederşahi esnaflık dediğimiz yavaş yavaş şekil değiştiriyor. Esnaf ve sanatkarımızın önemli bir bölümü de bu sürece uyum sağlamakta ciddi manada zorlanıyor. Özellikle e-ticaret, insanlara 24 saat, istediği dakikada, istediği yerde mağazalara yönlendirebildiği gibi, giderek insanların teknoloji ile tanışmaları, bu tanışıklığın gelişmesi vesilesiyle de, biz sürekli e-ticarete karşı müşteri kaybediyoruz. Yıllardır işte bu perakende yasası, marketler, süpermarketler, 3 harfliler diye bunlarla uğraşırken, şu anda internet platformunda çok büyük kartellerin, dünya ticaretini domine eden bir takım platformların, sitelerin, esnaf ve sanatkarın ekmeğine ortak olduğunu görüyoruz. Geçmişte aynı mahallede bakkal Ahmet’in rakibi, bakkal Mehmet iken bugün bakkal Ahmet, alibaba.com ile amazon.com’la rekabet etmek durumunda ki insanı işin içerisinden çıkarıp sadece alışveriş mantığıyla hadiseye baktığımızda bizim küçük esnafımızın bunlarla yarışması falan esasen çok mümkün değil. Nihayetinde biz ahilikten gelen o bir takım anlayışımız gitgide kayboluyor. Sistem gitgide şuna geliyor maalesef, vahşi kapitalizmin bütün dünyadaki ticareti tekeline aldığı, etkilediği bir döneme girdik. Şimdi kapitalizmde, kapitalist sistemde bilançoya bakılıyor yani siz yılsonunda kaç lira kar ettiniz veya CEO’ysanız, patronsanız, yöneticiyseniz, kaç lira kazandırdığınıza bakılıyor. Kazandırdığınız helal midir, haram mıdır, doğru mudur, yanlış mıdır, başka insanların kanına gözyaşına sebep olmuş mudur yoksa başka insanların mutluluğuna mı vesile olmuştur, buna bakılmadığı için oysa bizim Ahi Evran’dan aldığımız terbiye ve gelenekle hem inancımızdan hem töremizden kaynaklanan bir takım hasletlerimiz vardı. Neydi onlar, bir ahi, bir esnaf bu işi sadece para kazanmak için yapmazdı. Elbette ki parasını kazanır, elbette ki çoluğuna çocuğuna helalinden rızkını temin etmek yolunda bir gayret sarf eder ama bunun dışında kazandığının helal mi haram mı olduğunu da ölçer, tartardı. Bunun dışında insanların gönlünü de kazanmak isterdi. Bunun dışında yaşadığı çevrede, beldede ihtiyaç sahibi insanlar var mı yok mu bunu da bilirdi. Hiç kimsenin kredi kartının limitine bakmazdı. Akşam evine bir tane ekmeği alacak imkanı olmayan insanlara karşılıksız, veresiye defterleri vasıtasıyla, bütün esnaf ve sanatkarı düşündüğümüzde trilyonlarca liralık faizsiz kredi desteği sağlardı. Aybaşına kadar, ödeyemezse aybaşından sonraya da bu desteğini sağlardı. En önemlisi ahiret inancından kaynaklı Allah’ın rızasını hedeflerdi. Şimdi bunların tamamı bir tarafa atılıp ta sadece daha çok para kazanmak hedef olduğunda ve bu bütün dünyada satın alınan bir anlayış olduğunda, bizim esnaf ve sanatkarımızın bu anlayışının bu insanlarla yarışması, bu ticaret platformlarında varlık gösterebilmesi elbette ki çok zor. Öyleyse bizler bu anlayışlarımızdan vazgeçmeden, dünyadakilerle nasıl rekabet edebiliriz noktasında da kafa yormamız, fikir alışverişinde bulunmamız gerektiği kanaatindeyim. Bu genel girişten sonra, Fehmi Bey eğer uzattıysam lütfen uyarın, kimsenin hakkına girmek istemem.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Şöyle yapalım muhterem Başkanım, bu zatıalinizin giriş konuşması olsun, diğer konuşmacıları da alalım, 2.turda da zatıalinizin ekleyeceği konulardaki fikirlerinizi de alalım.
ANKARA KANTİNCİLER ODASI BAŞKANI BAYRAM ŞAHİN:
Ankara Kantinciler Odası Başkanı, tüm başkanlarıma saygılarımı arz ediyorum. İki tane misafirim başkanım var ben onları da davet ettim toplantıya. Birisi, Bartın Kahveciler ve Kantinciler Odası Başkanımız diğeri de yeni başkanlarımızdan Konya Kahveciler Büfeciler ve Kantinciler Odası Başkanımız. Bizde kantinciler olarak toplantıya iştirak ediyoruz. Ahmet Başkanım zaten Ahilikle ilgili çok özel ve takdire şayan bir giriş yaptı. Onun sözünün üstüne söz söylemek bize düşmez hem yaş olarak hem sektördeki tecrübesi olarak ama bizde şunu görüyoruz hani bir söz var, silah çıktı mertlik bozuldu, şimdi bu 3 harflilerde çıktı perakende sektörü bozuldu. Neredeyse çökme noktasına geldi. Okul kantinleri deyince sanki böyle perakende sektörünün çok dışında, kendine özgü kapalı bir alan gibi gözüküyor ama inanın belki o zincir marketlerin en çok vurduğu sektörlerin başında da okul kantinleri geliyor. Çünkü bizim müşterilerimiz, ülkemizin geleceği çocuklarımız cüzi ve küçük harçlıklarla okullara geliyorlar. Tabi onların bütçeleri ve onların ürünleri ucuza alma arayışları, onların okulların karşısına yönlendiriyor. Bizimde tabi sektörümüzde yılda 180 gün okullar açık ama çalışma günü, iş günü olarak 160-170 günü geçmiyor. Bu perakende yasasından en ağır darbeyi yiyen sektörlerden biriyiz çünkü bizimle ilgili gelen yasal düzenlemelerde bizi bu sıkıntıya yöneltiyor. Örnek veriyorum, küçük bir kantin işletmesini düşünün, içerisinde 5 bin lira, en maksimum 10 bin liralık ürünle dönen ve en son Sağlık Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı düzenlemelerden dolayı kola, cips, çikolata gibi ürünlerin yasaklandığı bir sektör ve sağlıklı ürünlere yöneltiyor. Tabi doğal bu, olması gereken ama ülke olarak buna hazır mıyız dersek, örneğin kantinde %100 meyve suyu satacaksınız deniliyor yani aromalılar, nektar ve gazlı içecek satamazsın. %100 meyve suyunun bir maliyeti var, bugün gelişi 1,5-2 lira, bir adedini alabiliyor kantinci. Ama o zincir market 300-500 liralık aldığımız bir ürünü, kamyonlarla tırlarla alıyor tabi onun karşısına aromalı ve nektar ürünleri de koyuyor. Bizim bu sektörümüz gitgide çökme noktasına geldi. Yalnız tabi perakende sektörüne değinmek istersek büyük şehirleri bilemiyorum AVM var mı, Orhan Başkanım ben merak ettiğim için sormak istiyorum. Ben Gümüşhane Şiranlıyım. AVM yok ama Şiran’ın nüfusu, ben gidip geliyorum sürekli, 7000-8000 arası. 7 tane 3 harfli market olmuş. Şimdi oradaki en büyük sıkıntılardan biri, kendi lise arkadaşlarım da orada ticaret yapıyor, bakkalı var, kasabı var vesaire. Eskiden oradaki bizim arkadaşlarımız, Şiran’a özgü bir bakkal satış yaparken, insanlar bakkaldan alışveriş yapıp yazdırıyordu, diyordu ki sığırım var, kurbanlıkları satıp, fasulyemi satıp borcumu öyle ödeyeceğim, bu şekilde para Şiran’da kalıyordu. Şimdi bakıyorsunuz 7000-8000 nüfuslu bir yerde, 7 tane zincir market olduğu zaman artık Ahmet Başkanımın da söylediği gibi her şey elektronik ortama dönmüş, her şey kartla dönüyor. Şiran’ın gayrisafi milli hasılası İstanbul’a gidiyor. Yani oradaki para bile orada kalmıyor. Bu da tabii ki oradaki istihdamı kısıtlıyor, orada yaşayan insanları göçe zorluyor, mağduriyetlerin sonu yok. Ben zamanımı diğer iki misafirimle paylaşmak istiyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Diğer başkanlara da aynı şekilde söz hakkı vereceğiz, sorunları aşağı yukarı belirttiniz, ne olması gerektiğine ilişkin çözüm önerilerini, herkesten 2.turda alalım. Sorunlarla ilgili tespit turu yapmış olalım. Ayhan Tepe Bey sözü size verelim.
BARTIN KAHVECİLER VE ŞERBETÇİLER ODASI AYHAN TEPE:
Bartın Kahveciler ve Kantinciler Odası Başkanı. Öncelikle bu organizasyonu gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ediyorum başkanımıza ve katılım olarak destek veren diğer başkanlarımıza. Biz bugün Bayram Başkanın misafiriydik. Kendisi bizi bilgilendirdi, katılmamızı istedi. Size de geçmiş olsun Sayın Başkanım, acil şifalar diliyorum. Bayram Başkanım sektör olarak kantinlerle ilgili kısmı gerçekten güzel özetledi. Bende aynı zamanda kahveci, kafe tarzı işletmeleri de temsilen bir iki cümle onlarla ilgili konuşmak istiyorum. Şimdi nasıl bu 3 harfliler bakkallarımızı, birçok işletmelerimizi mağdur ettiyse bende franchise tabir edilen, şirket statüsünde olan büyük kafeler, marka tarzı tabir edilen kafeleri söylemek istiyorum. Bunlarda yine bizim sektörün içinde olan küçük kafelerimizi etkilemekte ve hatta benim gözlemlerim mesela kahveci üyelerimiz bile yavaş yavaş azaltmakta. 1990’lı yıllarda, biliyorsunuz internetin ilk konuşulmaya başlandığı yıllarda, internet konuşulurdu ama ne olduğunu anlayamazdık. Şimdi önümüzdeki yıllarda da Metaverse’e doğru gidiyoruz. Teknoloji bir aşama daha üzerine çıkacak. Çözümlerle ilgili söylemek istediklerim var 2.turda belirteceğim, teşekkür ederim başkanım.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Adil Bey sözü size verelim, buyurun.
KONYA KAHVECİLER, ÇAYOCAKLARI, BÜFECİLER, İNTERNET KAFE VE PLAYSTATION ODASI BAŞKANI MEHMET ADİL:
Kıymetli Fehmi Başkanım, öncelikle geçmiş olsun dileklerimi bende iletiyorum. Tüm katılımcı başkanlarımıza da saygılar sunuyorum. Tesadüfen Bayram Başkanımızın misafiri olduğumuzdan kaynaklı oturuma bizde misafir olduk, çok faydalı bir toplantı olduğundan dolayı teşekkür ederiz. Katkımız olacaksa da ayrıca mutlu oluruz. Mehmet Adil ben, Konya Kahveciler, Çay Ocakları, Büfeciler, Kantinciler Esnaf Odası Başkanıyım.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Biz zatıalinizde daha önceki projede Konya’da bir çekim yapmıştık. Esnaf Haber TV’de de yayınladık o haberi. Anadolu’nun Ahisiyiz, Dört Koldan Türkiye’yiz projesinde, çok teşekkür ederim, hoş geldiniz, buyurun.
KONYA KAHVECİLER, ÇAYOCAKLARI, BÜFECİLER, İNTERNET KAFE VE PLAYSTATION ODASI BAŞKANI MEHMET ADİL:
Evet yapmıştık Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Kıymetli Başkanım malum kantincilerin duayen başkanı var zaten biz her platformda kendisinden bilgi alırız, büfeci esnafını da değerli başkanlarım anlattı, kahveci esnaflarımızın da sektörel olarak kafeci gibi ciddi sıkıntıları var. Tabi Dernekler Yasası’nın değişmesinden kaynaklı olarak, Dernek statüsünde açılan yerler denetimsiz yerlerdir, ciddi şekilde kahvehane hizmeti veya gazino, bar, pavyon gibi hizmetleri biraz kayıt dışı olarak veriyorlar. Bu kahve esnafımız için haksız rekabete sebebiyet veriyor ve ciddi mağduriyetlerimiz oluşuyor. Tabi perakende yasası ile ilgili de, kahveci esnafı da artık yerel esnaftan ziyade daha ucuz daha hesaplı alabilmek için belki kaliteden taviz vermeyi göze alabiliyor, çünkü uzun süre kapalı kalmalarından kaynaklı ekonomik şartlar, buna bağlı olarak ciddi sıkıntılar yarattı. Bizlerde esnaf olarak bu perakende yasasını istememize rağmen oralara destek veriyoruz, alışveriş yapıyoruz ki bu da normal esnafın, küçük esnafın sonunu kendi ellerimizle getiriyor olduğumuzu gösteriyor. Bunun için siz Değerli Başkanlarımın görüşleri, düşünceleri gerçekten çok kıymetli, bunun için ben bir daha söz hakkı gelirse, kendi fikirlerimi de söylemek isterim.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Teşekkür ederim, Değerli Başkanlarım, mücbir sebeple kapatılan perakende ve hizmet sektörünün değerli işletmeleri vardı, geçen bir zoom toplantısında Sayın Başkan dedi ki, kapatılan esnaf ve sanatkar işletmelerinden belediyeler çevre vergisi aldı. Biz bu çevre vergisinin en azından iadesini istiyoruz gibi hani çok güncel olmayan, gündemde olmayan bir konuyu dile getirdi. 2.turda buna benzer tespitlerinizle beraber önerilerinizi alırsak çok memnun olurum. Ahmet Hamdi Bey zatıalinizden başlamak istiyorum, buyurun.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Gayet güzel görüşler dinledik sağ olsunlar değerli başkanlarım, bu arada da sayenizde tanıdığımız dostumuz olan başkanlarımız var, ilk defa gördüğümüz başkanlarımız var, onlarla da tanışmış oluyoruz. Böyle de bir hayra vesile oldunuz Fehmi Bey, tekrar teşekkür ediyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Var olun çok teşekkür ederim.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Bilindiği gibi bizim ülkemizin en önemli problemlerinden bir tanesi istihdam, sürekli istihdam noktasında sorun yaşıyoruz, yeni yetişen gençlerimize iş bulamıyoruz. Diğer taraftan gündemin en önemli maddelerinde yer alan gelen göçmenlerin, düzensiz göç ile ülkemize gelen insanların bir kısmının çalışmasıyla, işsiz kalanların, onlar işimizi elimizden aldı psikolojisi, diğer taraftan üretim yapıp, ihracat yapma pozisyonunda olup işçi bulamayan üreticimizin, iş sahiplerimizin sıkıntısı, hepsi ayrı ayrı bir dert. Ülkemizde 3 milyona yakın esnaf ve sanatkar var olduğunu kabul ettiğimizde, esnaf ve sanatkarlar esasen ciddi bir istihdam kapısı. Bu istihdam kapısı konusunda özellikle bir iki noktaya değinmek istiyorum. Şimdi biz küçük esnaf ve sanatkarımızı çalıştırıyor olabilsek, devlete hiçbir yükü olmayan ve geçmişten bugüne 1071’den, Malazgirt’ten, Anadolu’yu yurt edindiğimiz günden bugüne, esnafın devletin zaman zaman her konuda yakınında olduğunu, devletine bağlı olduğunu, devletin birliğini, milletin bütünlüğünü savunduğunu, devletin yükünü de zaman zaman aldığını, tarih boyunca gördük, bugünde görüyoruz. En kötü günlerde de yine esnaf, devletinin yanındadır, her zaman devlete yönelen alçaklıklara karşı durmuştur, bundan böyle de böyle olacaktır. Öyleyse biz esnaf ve sanatkarı ayakta ve hayatta tutabilmeliyiz. Neden, çünkü esnaf ve sanatkar kamuya hiçbir yük getirmeden sadece kendini istihdam ediyor bile olsa, 3 milyon istihdama katkısı var demektir. Biz bu 3 milyon insanı birer tane işçi çalıştırabilir duruma getirsek, bir anda ilave 3 milyon istihdam demektir. Ama biz bu 3 milyon insanı kendisini bile geçindiremez duruma düşürürsek, mevcut istihdam gittiği gibi bunlarda ekonominin başına, ülkenin başına çeşitli şekillerde sıkıntı getirecek. Geçmişte yük alan esnaf ve sanatkar, yük olmaya başlayacaktır. Özellikle bazı alanlarda bunun zaman zaman örneklerini görüyoruz. Şimdi esnaf ve sanatkarın çocuğu bile esnaf sanatkarlık yapmak istemiyor, buna başkanlarım da şahittir. Esnaf ve sanatkarda çocuğunu kamuda bir işe sokmaya uğraşıyor. Burada kamu kendi ayağına sıkıyor. Özellikle bunun önemli bir tespit olduğunu düşünüyorum. Devlet kamuyu istihdam kapısı olmaktan çıkartmak zorundadır. Eğer devlet kamudaki istihdamı bir yol, yöntem olarak benimseyip te, gerekli gereksiz zamanlarda bu işi yüceltirse ve kamuda çalışan insan hiçbir sorumluluğu olmadan, hiçbir problemle karşı karşıya gelmeden, haftada 5 gün, günde 8 saat çalışarak keyfine bakabiliyorsa, gelirleri çok yüksek demiyorum önemli bir bölümünün. Ama esnaf ve sanatkarın çocuğu da babasına bakıyor, sabahın köründe kalkmış, gecenin bilmem kaçında evine gelmiş, geçinmekte de zorlanıyor, Bağkur’unu ödemekte de zorlanıyor. Öyleyse insanlar kendilerinin risk alarak üretebilecekleri esnaf ve sanatkarlık alanının dışına kaymak durumunda kalıyorlar. Devletimizin de, milletimizin de geleceği ile ilgili bu durumu aklıselim insanların problem edinmesi, düşünmesi gerektiği kanaatindeyim. Şimdi ben bugün oturup hesap ettim. Bağ-Kur emeklileri, şimdi bir insan işe girerken ne zaman emekli olacağım, emekli olursam ne yapacağım, nasıl geçineceğim diye de hesap etmek zorundadır. Bir Bağkur emeklisi ile bir kamu çalışanı emeklisini karşılaştırdım, bakın ilginç rakamlar var. Şimdi Sosyal Güvenlik Kurumlarından emekli olduğunuzda, bir Bağkur emeklisi 2500 ile 3500 arasında rakamlarda maaş alıyor. Ama bir kamu çalışanı, herhangi bir kamuda işçi olarak çalışıp emekli olan, yani hiçbir meziyeti veya özel bir sanatı veya can tehlikesi bulunmadan, mesela Devlet Su İşlerinde, Köy Hizmetlerinde çalışıp emekli olan bir kardeşimiz, 25 yıl sonra emekli olduğunda,150-200 bin civarında toplu ikramiye alıyor ve 7-8 bin lira civarında da emekli maaşı alıyor. Bu arkadaşımız 25 yılda bakın kaç saat çalışıyor. Benim babamda memur, çocuklarımın da bir kısmı memur ama biz temsil ettiğimiz kitlenin hukukunu korumak zorundayız. Bunları dile getirmek zorundayız. Bu ülkede bir zenginlik varsa bu hepimizin zenginliği olmalı, bir sıkıntı varsa da bu hepimizin sıkıntısı olmalı. Bizim peygamberimiz diyor ki müminler bir vücudun azaları gibidir, onlar herhangi bir yerleri zarar gördüğünde bütün vücut bunun sancısını çeker. Öyleyse bizde ülkece, milletçe böyle olmalıyız. Hatta bize umudunu bağlayan coğrafyalara da böyle bir umut vermeliyiz. Dolayısıyla şimdi bakın, günlük 8 saatten fazla çalışmayan kamu çalışanı, bu full çalışan biri, geç gelmeyen, erken gitmeyen, her gün işe gelen birinden bahsediyoruz. Günde 8 saat, haftada 5 gün çalıştığında, cumartesi, pazarları, resmi tatilleri çıkardığınızda, yılda 226 gün çalışıyor, yılda 1808 saat çalışmış oluyor. Bunu da 25 yılla çarptığınızda 45200 saat çalışarak emekli oluyor bu kardeşimiz. Ama aynı sürede ki, 25 yıl çalışıp esnaflığı bırakan birini ben hatırlamıyorum, 30-40-50 yıldır çalışanlarımız var bizim ve hiç 8 saat çalışan esnafa da rast gelmedim. Asgari 12 saat çalışıyoruz ki 14-15-16 saat, kahveci kardeşlerim var, 14-15 saat mesai yapan arkadaşlarımız var. Bu kardeşlerimizi de asgari çalışma saati olan 12 saatten ele aldığımızda, 25 yılda 92 bin saat çalışarak emekli olmuş oluyor. 30-40 yıl olursa zaten değişiyor. Şimdi hem fazla mesai yapıyoruz hem kendi kazancımızdan kendi Bağ-Kurumuzu ödüyoruz hem az emekli maaşı alıyoruz hem ikramiye almıyoruz, hem her türlü Sosyal Güvenlik primlerini biz ödüyoruz hem müfettiş kontrolü, maliye kontrolü bunlara muhatap biz oluyoruz ama emekli olduğumuzda da geçinebilecek bir rakam elimize maalesef geçmiyor. Şimdi bugün başkanlarıma soruyorum, biz 30-40 yıl önceye gitsek, baksak, önümüzde 2 tane seçenek var, ya kamuda girip çalışacaksın yata yata keyfine bakacaksın ya da dükkan açıp sürüneceksin. Ben tahmin etmiyorum, %50’si bile bunu tercih etmez. Dolayısıyla bizim çocuklarımızda bizim işlerimizi tercih etmiyor. Öyleyse biz tüm Bağ-Kurlular, esnaf ve sanatkarı, işvereni, sanayicisi evin para kazananlarıyız. Ne demek bu, aile reisi parayı kazanır, getirir, evin annesi de temizliğine bakar, yemeğini yapar, harcar eder. Şimdi biz özel sektörde kendi işini yapan insanlar olarak dersek ki, biz para kazanma alanından ev temizleme alanına geçiyoruz dersek parayı kim kazanacak? Hepimiz devletten iş istersek, kim para getirecek te bu değirmen devam edecek, bu düzen devam edecek? Bakın, biz kendi çocuklarımız üniversitelerde, çok yüksek sayıda üniversite mezunumuz var ama aynı sayıda vasıflı elemanımız yok. Birçok çocuğumuz üniversiteyi bitirdikten sonra kahvede garson olmak istemiyor, fırında hamurcu olmak istemiyor, inşaatta çalışmak istemiyor. Dolayısıyla bir tarafta kamu küçücük bir sınav açtığında, kapısına binlerce müracaat olduğu gibi, bir tarafta da bizim esnafımız, sanatkarımız veya fabrikamız veya atölyemiz işçi bulmakta zorlanıyor. İşçi bulmakta zorlandığında ne yapıyor, kaçak falan demiyor işte yurtdışından gelen insanlardan çalıştırıyor. Bu insanları çalıştırdığımızda yasa belli, gördüğü yerde 8,5 milyon lira ceza yiyorsunuz. Peki, bu insanlara çalışma izni alalım, o da çok uzun prosedürleri gerektiriyor. Kaldı ki bu prosedürleri tamamlayıp, işe başlattığınız elemanın sizde kalma gibi garantisi yok. 3 gün sonra Avrupa’dan bir iş buluyor, kalkıyor oraya gidiyor. Dolayısıyla bu alanlarda esnaf ve sanatkarı, üreticiyi çalışır hale getirmenin yollarını hem devletimiz hem bizler bulmak, düşünmek, değerlendirmek zorundayız. Aksi takdirde, çok uzak olmayan bir gelecekte, biz işyerlerimizde çalıştıracak eleman bulamayacağız, gittiğimiz yerlerde çalışanlar işte bu gelenlerin çocukları işleri devralacaklar, dolayısıyla biz sokağa da hakim olamayacağız. O manada esnaf ve sanatkarımıza sahip çıkılması gerektiği kanaatindeyim. Elbette ben birçok not aldım, bir esnaf ve sanatkarın derdinin 10 dakikada özetlenmesi mümkün değil, elbette söz üstatları var, bir cümleyle kitapları anlatan ama bizde o yetenekte yok. İnşallah benden sonra Orhan Başkanım daha detaylı bunları anlatacak. Ama şunu söylemeden geçmek istemiyorum, biz özellikle Servisçiler Odası Başkanımız biraz önce uğramıştı, sizde bununla ilgili haberdar edin insanları dediğiniz için arkadaşlarımıza mesaj atmıştık. Bizi şu anda izleyen Tokat’ta da başka esnaflarımız var, başkanlarımız var, özellikle Ticari Yakıt desteğinden bahsetti. Tabi bizler bu konuları biliyoruz ama o daha detaylı anlattı. Mesela Deniz Ticaret Araçlarına, Deniz Araçlarına bir Kdv, Ötv muafiyeti var, daha ucuza yakıt kullanıyorlar, şimdi bizim esnaf ve sanatkarımız bir aracın sırtında saatlerce çalışarak özellikle bu akaryakıt zamlarından sonra ciddi zorluklarla karşı karşıyalar. Bu akaryakıt sorununu burada dile getirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bir başkası, biraz önce dediniz ki kamunun, belediyenin şunları istediğini falan, kamunun esasında burada yarattığı başka sıkıntılarda var. En önemlilerinden bir tanesi, kamu kurumlarına ait kantinler, restoranlar, kafeler, oteller, bizde güzel bir laf var, bizim atasözlerimiz yıllar içerisinde ilmikten süzülmüş, hakikaten tek kelimeyle dünyaları anlatan cümleler içeriyor, ne diyor, ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmekte üste ver. Şimdi siz devletin memuruna kira yok, elektrik parası devletten, çalışanların maaşı devletten lokantacılık yaptırırsanız, lokantacılar bu işe bozuluyor. Kafecilik yaptırırsanız, kafeciler bu işe bozuluyor. Müşteri tabi neyin ne olduğunu bilmiyor, sizde bir döner yiyor 50 lira, diyor ki falan yerde yedik 20-30 lira. Yani devlet kendi esnafıyla, vergisini aldığı esnafıyla her alanda rekabet etmekten bir an önce vazgeçmelidir. Bu alan düzenlenmeli, esnaflığı esnaf yapsın, devlet devletliğini. Yani devlet çalıştırdığı personeline daha ucuza yemek vermek istiyorsa ona daha fazla para versin, o da gitsin yemeğini lokantacıdan yesin, çayını kahveciden içsin, yatacaksa gitsin otelde yatsın. Yani bu kamuya ait dinlenme tesisleri falan hakikaten bizim uzun dönemden beri yaşadığımız ciddi sorunlarımızdan bir tanesidir. E-ticaretten bahsettik, mezunlardan bahsettik, birde fuar ve fuarcılık alanları var. Bu da denetimsiz bir alan, esasen onlarda esnaf değil mi diyeceksiniz ama bu yerel esnafın ciddi manada sıkıntıya sokuyor. Yani fuarcılar kendi ekiplerini her yere yollayıp, özelliklede bayram haftası, okulların açılacağı hafta gibi zamanlarda yerel esnafı ciddi manada sıkıntıya sokuyorlar. Buralarda denetimler yeteri kadar yapılmadığı için esnaf ve sanatkar beklediği o bir haftayı, insanların alışveriş yapacağı belirli günler var, esnafın uzun süre beklediği günler var ama fuarlar sayesinde beklediğini bulamıyor belki aldığı ürünü de satamıyor, elinde kalıyor. Ciddi manada bir başka sıkıntı da budur. Bir başka sıkıntı, muhtemelen Orhan Başkanım’ da denk geliyordur, adam geliyor benden kredi istiyor, ne yapacaksın diyorum, oğlana dükkan açacağım diyor. Ne iş yapacaksın diyorum, şu iş diyor. O iş olmaz, geçinemez, sıkıntı yaşar diyorum, geçinsin diye açmıyorum diyor, çocuğa iş bulamadığım için, kız istemeye gideceğiz, ne işi var diye sorarlarsa dükkanı var diyeceğim, diyor. Yoksa evde kaldı, evlendiremiyoruz diyor. Bu tür açılan işyerleri var, bunların önüne geçilmesi lazım. Oysa bizim ahilik geleneğimizde bir gedik usulü var ki, bugün batıda özellikle Almanya’da, İtalya’da ciddi manada uygulanıyor. Nüfusa oranla, eczanelerde olduğu gibi, hangi semtte kaç nüfus var belirlenerek, bundan daha fazla esnaf olmaması sağlanıyor. Yoksa yeni açanların, eski açanları perişan ettiği, çalışamaz hale getirdiği görülüyor. Bir başka sıkıntımız erken emeklilikler, memur adam kamuda çalışmış, yıpranmamış, emekli olunca da devlet 150-200 bin lira para vermiş. Evde de hanım git evden, günümüz var, misafirler gelecek deyince adam düşünüyor, ben bir dükkan açayım diyor. Bunların önüne geçilmesi lazım, adam açıyor, ziyarete gidiyoruz. Niye açtın diyoruz, benim zaten emekli maaşım var 7-8 bin lira, vakit geçirmek için açtım diyor. Halbuki onun vakit geçirmek için açtığı işi, bir başkası çoluğuna çocuğuna ekmek götürmek için yapmak zorunda. Hem kendisi iş yapamıyor hem de iş yapan insanlara ciddi manada zararı oluyor. Vakit geçirmek isteyenlere devlet bir fon ayırsın, balık tutmaya falan gönderelim, orada vakit geçirsinler. Bunların gündeme alınmasında, dikkate alınmasında fayda olduğu kanaatindeyim. Ben burada sözlerime son veriyorum, hepinize teşekkür ediyorum. Tekrar bir şeyler söylememiz gerekirse, burada hala notlarım var, devam edebilirim ama sizlerin de sabrını zorlamak istemiyorum. Hepinize tekrar teşekkürler.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Estağfurullah, nezaketinize teşekkür ediyorum. Değerli, Muş Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifleri Başkanı Orhan Türkoğlu’na söz verelim. Biraz daha çözüm ve öneri odaklı, Sayın Aydoğan’ın bıraktığı yerden, zatıalinizi dinliyoruz efendim.
MUŞ ESNAF SANATKARLAR ODASI BAŞKANI ORHAN DEMİRTÜRKOĞLU:
Teşekkür ederim, Fehmi Bey, Ahmet Başkanıma gerçekten teşekkür ediyorum, bizim içimizde oluşan bütün dertlerimizi ifade etti. Benimde birkaç tane çözüm önerim olacak. Özellikle esnaf sanatkarlarımızı kalkındırmak, geleceğe daha özverili bakmalarını sağlayabilmek için, yeni işyeri açan esnaflarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu ve ruhsat konusunda harç ve primlerinin makul seviyeye düşürülmesi veya 5 yıl bu harç ve primlerin alınmaması. Yeni araç alacak nakliyeci esnaflarımız için, ilk araç için Ötv ve Kdv oranlarının düşürülmesi. Esnaf ve sanatkarlığı cazip hale getirmek için düşük faizli finansman kredi oranlarının arttırılıp, faizlerinin düşürülmesi. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarımızın iş konusundaki bilgisinin arttırılmasını sağlama amacıyla, gerekli kurs ve eğitim seminerlerinin düzenlenmesi, esnaf ve sanatkara e-ticaret için yasal düzenlemeler yapılması, zincir market sayılarının, mahalle, kaza, şehir nüfus oranlarına göre mutlaka düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu saydıklarım, bizim için olmazsa olmaz maddeler, bunları rapora yazarsanız, iyi olacağını düşünüyorum Fehmi Bey.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Bayram Bey, Gümüşhane Şiran’daki 3 harfli marketlerden bahsetti, Muş’ta durum nedir Orhan Bey?
MUŞ ESNAF SANATKARLAR ODASI BAŞKANI ORHAN DEMİRTÜRKOĞLU:
Fehmi Bey, bildiğiniz gibi değil, inanın neredeyse bizim sokağa indiler. 50 metre aralıklı market açılıyor. İsim vermek istemiyorum, bunlar zincir marketler, içinde ayakkabısından tutun, beyaz eşyası, sigarası her türlü şey satıyorlar. Kırtasiyeye kadar inmişler, bilginiz olsun.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Evet, Bayram Bey, size gelelim. Kantinciler Esnaf Odası Başkanı’sınız ama tedarik zincirindeki çok önemli bu pazardan, tedarikinizi sağlıyorsunuz. Şu marketlerin de müşterisi olan, bizim öğrenci diye hitap ettiğimiz müşteri kesimine hizmet sağlıyorsunuz. Üniversite kantinleri size mi ait, yoksa sadece ilkokul, ortaokul düzeyi mi?
ANKARA KANTİNCİLER ODASI BAŞKANI BAYRAM ŞAHİN:
Hayır, üniversitelerde var, tabi kantin deyince ilk önce okul kantini aklımıza geliyor ama bizde hastane, dershane, özel okul, kurum kantinleri, fabrika kantinleri, kantin olarak geçenlerin tamamı bizim üyemiz. Şahıs işletmeler ve şirket olanlar ticaret odalarına kayıt oluyorlar. Ama ağırlıklı olarak, %70-80 oranını okul kantinleri kapsıyor. Müsaade ederseniz devam ediyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Tabi buyurun.
ANKARA KANTİNCİLER ODASI BAŞKANI BAYRAM ŞAHİN:
Bir iki not almıştım, Ahmet Başkanı’mla da tanıştığımıza memnun oldum, çok güzel şeylere vurgu yaptı. Onun sözlerine ben birkaç ekleme yapmak istiyorum, daha sonra da çözüm önerilerine girmek istiyorum. Şimdi bir Suriye gerçeği var yaşamımızda, bu 1-2 yıla çözülecek gibi de görünmüyor. Kaldı ki, diğer başkanım da söylemişti, eğitim yapılmalı diye, artık hangi esnafa sorsanız diyor ki, çırak yetişmiyor. Büyük sorunlardan biri bu, geçenlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın, bir AB Projesi toplantısını da katıldım Ankara’da, ismi İMEP, İstihdam için meslek eğitim programı. Şimdi bunun temel konusu, bizim Meslek ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü tarafı bunun, Fransa bunun için 30 milyon Euro para veriyor, diyor ki, Suriyelilerin oturma izni diyelim ki Ankara’da, Ankara’da eğer bir Suriyeli, çırak öğrenci statüsünde biri varsa ki onlarda 16 yaştan sonra çıraklık kanunda yaş sınırı yok. Bu kişi Çırak Eğitim Merkezi’ne gitsin, eğitilsin, bunlara ekstra para verelim, sigortasını karşılayalım diyor. Kim bu kişiler, Suriyeliler. Kardeşim biz kendi çocuklarımıza, kendi esnafımızın çocuklarına iş veremezken, Suriyeliler eğitim verdirelim. Kim veriyor parasını, Fransa veriyor, niye veriyor, bana gelmesinler diyor. Biz kendi çırağımızı yetiştirmeyi unuttuk, Suriyelileri çırak sistemine dahil edip, bunları kendi yaşamımıza entegre etmeye çalışıyoruz. Bundan acilen dönülmesi gerekiyor. Çırak eğitimi bizim en büyük sorunlarımızdan biri çünkü şuan bir esnafımız, büfeci olsun, kantinci olsun, kahveci olsun, perakende satış sektöründeki insanlar çalışacak personel bulamıyor, bulsalar bile bugün bir realite var. 4250 lira asgari ücreti veren Türkiye’de esnaf ve sanatkar var mı? Kendimizi kandırıyoruz. Bakın böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? Bir anket yapılsa, bugün kimse 4250 liraya 1 değil 2 değil 3 değil nasıl personel çalıştıracaksın? Asgari ücreti devlet belirliyor ama bunun teşviklerini daha çok arttırması gerekiyor. En düşük sigorta, Bağ-Kur primiyle birlikte, SGK’da en düşük asgari ücret primi 1750 liraya tekabül ediyor. Siz onun vergisini kaldırsanız ne fayda? Esnaf sanatkar bunu ne yapıyor, birçoğu da zaten kayıt dışı, devletin bu politikaları buna yöneltiyor maalesef. Ahmet Başkan’ımın söylediklerine bir şey eklemek istiyorum. Ahmet Başkanım bizi devlet memurlarının maaşıyla karşılaştırdı, ben toplantıya biraz daha renk katsın diye söylemek istiyorum. Ahmet Başkanım sizin genel sekreteriniz emekliye ayrıldığı zaman, siz mi daha çok maaş alacaksınız, genel sekreteriniz mi? Şimdi bırakın devlet memurunu, biz Bağ-Kurlular olarak yerlerde sürünüyoruz. Muhtar kadar değerimiz yok, biz oda başkanıyız, devlet muhtara 4250 lira maaş veriyor, Bağ-Kur primini ödüyor. Siz oda başkanısınız, hiçbir maaş garantiniz yok, Bağ-Kur priminize de karışmıyor ve en kötü esnaf ve sanatkar 30 yıl, 40 yıl çalışıyor, belki 20-30 tane personeli emekliye ayrılıyor, kıdem ve ihbar tazminatını ödüyor ama ne yazık ki emekliye ayrıldığı zaman onlar kadar maaş alamıyor, yani aciz durumda. Biz oda başkanlarıyız bir de kendi esnafımız yani Bağ-Kurlu olan yönettiğimiz insanlarda bu durumda. Önce bir kere bu adilane olmayan düzenin yıkılması lazım, şimdi bir Bağ-Kurlu kendi çalıştırdığından daha düşük maaş alırsa o zaman bu işi neden yapsın? Esnaf ve sanatkar küçük, sözü geçmiyor, sesi duyulmuyor. Bakın 3600 ek göstergeye basında harcanan zamanın %1’inde bile dahi sözümüz geçmiyor, en sıkıntılı konulardan biri bu. 2.si bu zincir marketlerle ilgili durum, maalesef bu iş Şiran’ı aştı. 10 binlerce, her sokakta, aynı sokakta 2-3 tane farklı türde market ve bu zaten istihdamı bir tarafa bırakın, bizim esnaf ve sanatkara balta vuran, yok eden bir şey. Zincir marketlerin Avrupa’da da örnekleri var, illaki giden gören olmuştur. Biz, oda başkanları hep konuşuyoruz, Tokat’ta da, Muş’ta da dile getirilir. Ben Hollanda’ya gittiğimde gördüm hatta bizzat Rotterdam Belediye Başkanı’nı ziyaret ettim ve bu konuyu konuştum, sizde nasıl oluyor diye. Mesela, Tokat Almus’un nüfusu 50 bin ise diyor ki, buraya kaç tane kasap yeterli olur, mesela diyor ki 10 bin nüfusa 1 tane kasap yeter, 20 bin olmadan 2. bir kasap açma ruhsatı vermiyor. Bırakın esnaf sanatkarı, bizde zincir markete bir sokakta 10 tane şube açsa, 10 tane ruhsat verdiler ve şuan esnaf ve sanatkarın ekmeğine dinamit atılmış durumda. Tabi bir günde kanun değişikliğiyle kapatsan bile tazminat hakları doğar ama belirli bir kanuni zaman süresine dayandırarak bunların kapanışının verilmesi ve Avrupa’da olduğu gibi bırakın bizim esnaf ve sanatkarı, büfesine, bakkalına, belirli bir sayıya yetinceye kadar açma izni verilmemesi lazım çünkü açan da iflas ediyor. Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanlarımızdan para alıyorlar, işyeri açıyorlar, sonra ödeyemeyip iflasa sürükleniyorlar. Buna da engel olunması gerekiyor kaldı ki AVM’ler var birde, bunların daha büyükleri, Ankara’da Nata Vega var, Avrupa’da bunların çevreyolu dışına atılması ve hafta sonu kesinlikle kapalı olması gerekiyor. Ama bizde yıllardır perakende yasası çıkacak, hal yasası çıkacak, toptancı yasası çıkacak, bir türlü çıkmıyor. Yani uzaya, aya 5 defa gidip gelinirdi, biz bir ülke olarak perakende yasasını düzenleyemeyecek kadar aciz insanlar mıyız, aciz bir ülke miyiz? Ama maalesef bir adım ileri gidemiyoruz. Ama vazgeçmememiz gerekiyor bu tür çalışmalardan. Şuan herkes bir zam yağmuru yaşıyor. Birazda perakende sektörünün sıkıntılarına çözüm önerisi dersek, bugün esnaf ve sanatkar 2,5- 3 milyona yakın esnaf ve sanatkar ve heveslisi insan var. Maliye Bakanımız bir tuşa bassa dese ki, esnaf ve sanatkarın ortalama matrahı ne? Yani bir asgari ücretin matrahı kadar gösteren kaç esnaf ve sanatkar var? Ya siz zaten buna kayıt dışını göstermişsiniz. Bu insanı niye muhasebeciye, niye beyannameye, niye icraya, niye ödeme emrine mahkum kılıyorsunuz? Esnaf ve sanatkarın, TESK koordinasyonunda Maliye Bakanı’nın acilen karar alıp öncelikle KDV’yi %1’e indirmesi lazım. Şimdi benim sektörümle ilgili ekmeği %1’e indiriyorsunuz, ben bunu çocuğa satıyorum tost olarak, hala %8. Ne güzel bakın Fehmi Başkanım bir toplantı düzenlemiş, bunu Maliye Bakanı, devletin bakanlıkları düşünemiyor mu? Yani insanları çağırıp, böyle bir düzenleme yapacağız, 562 sayılı kanunumuzda var, Anayasa’da var ama sahada ve uygulamada maalesef yok. KDV’yi esnaf ve sanatkara sıfırlaması lazım, devamında da bizim 3 milyon esnaf ve sanatkarımız varsa meslek analizi yapıp, bunlarında %80-90’ını götürü vergi kapsamına alın, insanlar bir rahatlasın. Yüzlerce insan kapalı kaldığı için evine ekmek götüremedi. Benim sektörüm 18 ay askerlik yaptı neredeyse, kapalı kaldı. 1000 lira destek, 1750 lira Bağ-Kur primi, şimdi bu hakikaten kabul edilebilecek bir durum değil. Bunun daha büyük hani bir şura şekline dönüştürülüp, bütün sektörlerin analizlerinin yapılıp ama tabi buna devletin elinin değmesi lazım, devlet yardıma muhtaç kalmış esnaf ve sanatkarına el uzatmazsa, Fehmi Başkanım inşallah başarırsınız. Sektör adına söylemek istemiyorum öyle absürd şeyler var ki, 20 bin tane okul kantini var şu anda, 50 bin tane devlet okulu var. Hani kantin sektörü deyince rant alanı gözükür. 50 bin tane devlet okulundan 20 bininde var çünkü diğerleri iş yapmıyor. Sınırlı zamanla yarışıyorsunuz, 180 gün çalışan bir işletme, birçoğu küçük aile işletmesi olan işletme, gelir vergisine tabii tutulup, 1750 lira Bağ-Kur primi ödeyemiyor. Ahmet Başkan’ım ne güzel vurguladı, diyor ki Bağ-Kur primini ödeme, ben sana af vereyim, emekliye de ayrılma. Esnaf ve sanatkar sıkıntıdan, borçtan harçtan, kendi Bağ-Kur primini ödeyemiyor, personelinin sigorta primini ödüyor, o emekliye ayrılıp daha çok maaş alıyor, Ahmet Başkan’ımın da dediği gibi değil 30 yıl, 50 yıl da geriye gitseniz birçoğu esnaf olma istemez. Çünkü önünüze de bakıyorsunuz karanlık, 20 yıldır perakende satış yasası çıkacak ve şöyle düşünün, AVM’leri düşünün, zincir marketleri düşünün, pazar günü açık, Sosyal Güvenlik Kanunu yok mu, bizim sigorta müfettişlerimiz yok mu? Her ay kantincilerden çalışan listesi isteyen Sosyal Güvenlik Kurumunun yetkilileri, Allah aşkına bu cumartesi, pazar orada köle gibi çalıştırılan işçilerin hiç mi sosyal hakları yok, özlük hakları yok? Bunu kimse görmüyor, göz göre göre, hepimizin sokağında bu marketler var, insanlar çalışıyor, gayrı yasal çalıştırılıyor, iş kanununa aykırı çalıştırılıyor ama bir adım ileri gidemiyoruz. Bu toplantı çok değerli, burada konuşmak, içimizi dökmek bile çok özel, çok uzatmayayım, konuşmaya devam etsek belki saatler sürer. Teşekkür ediyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Bayram Bey, şöyle bir şey arz edeyim. Biz Dünya Esnaf Sanatkarlar Derneği yani Ahi Enstitüsü, biz bu derneği kurarken şunu düşündük. Zaten esnaf ve sanatkarların meslek odaları var, Kredi Kefalet Kooperatifleri var ve bu konuda inanılmaz bir tecrübe var. Ama orada iş analizi, kariyer planı, geleceğe dönük e-ticaret ile ilgili sorunların tespiti konusunda ne yazık ki esnaf ve sanatkarlar sesini duyuramadığı gibi bir organizasyon ve adaptasyonda sağlayamıyor. Biz belki bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz diye düşündük. Mesela pandemi döneminde Türkiye’de, bu esnaf ve sanatkar camiasında tek araştırma yapan yapı biziz. Türkiye’nin 12 ilinde bir anket çalışması yaptık. Bu bizim hem dernek sitemizde hem Esnaf Haber’de var. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan, çalışanına kadar sorduk. Tabi bunlar bütçeyle ilgili, bir yerden destek olunmuyor. Ama sizin gibi duyarlı esnaf başkanlarımız, çözüm odaklı esnaf başkanlarımız, hani sadece sorunları dile getirip içini rahatlatma değil, öneriler getiren esnaf başkanlarının bize verdiği çıktılarla biz, inşallah bunu siyasi partiler, esnaf çatı kuruluşları başta olmak üzere kamuoyuyla paylaşacağız. İnsanların dikkatini buraya çekmek isteyeceğiz. Bizimde katkımız bu şekilde olsun. Şimdi biz Bartın Başkanımızla devam edelim.
BARTIN KAHVECİLER VE ŞERBETÇİLER ODASI AYHAN TEPE:
Bartın Kahveciler ve Kantinciler Esnaf Odası Başkanı, Başkanım dedim de söylemiştim, ben bu toplantının çok verimli olduğunu düşünüyorum. Bunların çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Demin dile getirmiştim, 90’lı yıllarda internet hayatımıza girdiği zaman nasıl yabancı geldiyse, bugünde Metaverse denen yeni bir şeye geçiliyor, sizlerde farkındasınız. Ben bu konuda bizim odaların üst çatısı olan federasyon ve konfederasyonun ve siz gibi emek veren platformların, çözüm olarak bir Ar-Ge oluşturması gerektiğine inanıyorum. Yani gelişen, değişen yeni teknolojiye göre, şartlara göre, koşullar göre, esnafımızın ayak uydurabilmesine rehberlik edecek çalışmalar oluşması ve bu Ar-Ge’lerin bunların içinde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Biz bu yeni oluşuma ayak uyduramazsak daha çok kan kaybedeceğimizi, daha çok zorlanacağımızı düşünüyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Çok teşekkür ederim, şimdi Konya Başkanımızla devam edelim. Sevgili Başkanım buyurun.
KONYA KAHVECİLER, ÇAYOCAKLARI, BÜFECİLER, İNTERNET KAFE VE PLAYSTATION ODASI BAŞKANI MEHMET ADİL:
Tekrar tüm başkanlarıma hürmetlerimi arz ederek başlamak istiyorum. Bende malum pandemi döneminde en fazla, sektör olarak temsil ettiğim esnaf grubu darbe aldı, yara aldı. Sevgili başkanlarım ciddi bir şekilde kayıt dışılık ve bana necilik var. Denetimsizlik had safhada, özelde ben Konya için konuşuyorum ama genelde her tarafta böyledir. Şimdi herkes faaliyet alanı dışında faaliyet göstermeye başladı. Çiğ köfteci mesela okey takımı atabiliyor, okey oynattırabiliyor. Bir çay ocağı, lokanta gibi hizmet veriyor falan, faaliyet alanlarında böyle bir kuralsızlık söz konusu. Bunların önlenmesiyle ilgili, bir de bu dernekler yasasının esnaf sanatkarımıza vurmuş olduğu bir darbe var, haksız rekabet var. Bir de kontrolsüz yerler, malum kapalı alanda sigara yasağından dolayı kahvehaneler ciddi etkilenmişti. Şimdi dernekler kontrolsüz yerler, kontrol edilmesi için ya mahkeme kararı veya 24 saat önce haber verilerek denetlenen yerler. Bu tür yerlerde sigara içilebiliyor veya vergisi algısı yok, dolayısıyla çayı ucuza verebiliyor. Dolayısıyla esnaflarımızın bu konuda da ciddi şekilde bir mağduriyeti söz konusu, ben bunları belirtmek istiyorum. Ayrıca hassasiyetinizden dolayı kıymetli Fehmi Başkanım, şahsınızda tüm başkanlarıma hürmetlerimi arz ediyorum. Hoşgörü Mevlana kentinden de saygılar sunuyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Çok teşekkürler, Ahmet Hamdi Bey, son olarak eklemek istediğiniz konular varsa o görüşlerinizi de alalım Muhterem Başkanım.
ESNAF KEFALET KOOPERATİFİ BAŞKANI AHMET HAMDİ AYDOĞAN:
Değerli Fehmi Bey, Kıymetli Başkanlarım güzel görüşler dile geldi. İnşallah bu kıymetli çalışmanız, Türkiye’de daha büyük çalışmalara, daha yoğun katılımlı çalışmalara, daha çeşitlendirilmiş görüş, fikir ve önerilerin ortaya çıkmasına vesile olacak. İnşallah bunları bir rapor olarak düzenleyip, zaten ilgili mercilere ulaştıracağınız düşünüyorum. Niyet hayır, akıbet hayır diyelim, bu çalışmamızda esnaf ve sanatkarımıza zerre miktarda bir katkımız olacaksa, bunun da çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Elbette biz sürekli başkalarını eleştiren, başkalarının yaptıklarından dolayı kendi sıkıntılarımızı dile getiren pozisyonda olmamamız lazım. Bizde güzel bir söz var, iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır derler. Bizim esasında özeleştiri yapmamız lazım. Eksiklerimiz ne, bizim de bu konuda yapmamız gereken ev ödevlerimiz var mı, bunları da dile getirmemiz lazım diye düşünüyorum. Burada kendi adımıza, esnaf ve sanatkarın da eksik yönlerini kısaca ifade etmek istiyorum. Biz koskoca bir camiayız, hakikaten bu ülkenin bel kemiği, çimentosu, harcı dediğimiz bir kitleyiz. Çok ciddi bir gelenekten geliyoruz. O günden bugüne biriktirdiğimiz, devletin yürümesinde, milletin müreffeh bir geçim sağlamasında, insanların birbiriyle irtibat olma noktasında çok önemli vazifeler ifa ediyoruz. Düşünün ki bir doktor, bir mühendisle ömür boyu karşılaşmayabilir, herhangi bir sektörden bir isim, bir başka sektördekiyle ömrü boyunca yolu kesişmiyor olabilir ama biz esnaf olarak, mahallenin bakkalı olarak, çarşının esnafı olarak bütün sektörlerle irtibat halinde insanlarız, bize herkes gelir. Zenginden yoksula, şu görüşten bu görüşten olmadan herkese kapımızı, gönlümüzü açarız dolayısıyla ciddi bir etkileşim söz konusu. Bu etkileşim de bizim toplum içerisindeki yerimizle bir zamk vazifesi yaptığımızın önemli bir işareti diye düşünüyorum. Bizlerin elbette ki şöyle bir sıkıntısı var. Esnaf ve sanatkarlar olarak bizim ülkemizde en R organize sınıflardan bir tanesiyiz. Bizden daha perişan çiftçiler ve en organizasyonsuz kitle de esnaf ve sanatkarlar. Mesela bir kongre yapıyoruz, kongrelerimiz, eğer karşımızda aday yoksa 20-30 kişiyle veya 300-500 kişiyle geçiyor. Geldiklerinde dertlerimizi dile getirme imkanımız olmuyor. Çünkü esnaf ve sanatkarımız sanki her gün o kongreye geliyormuş gibi, 4 yılda yapılan bir kongrede, 3 dakikada oyunu kullanıp kaçmanın derdinde. Biz kongrelerimizi dertlerimizin konuşulduğu platformlar haline bir türlü getiremiyoruz. Dolayısıyla biz işçilere kızıyoruz ama işçiler aldıklarını hak ediyorlar. Nasıl, bir şey talep ediyorlar, dile getiriyorlar, duyulmazsa basın açıklaması yapıyorlar, duyulmazsa gösteri yapıyor, yürüyüş yapıyor. Geliyor Ankara’da cop yiyor, soğuk suya maruz kalıyor veya gaz yiyor, netice itibariyle 100 istiyorlarsa, 50-60’ını alıp dönüyorlar. Oysa biz 5 yıldızlı otellerde kongre yaptığımız halde esnaf ve sanatkarımız burada gelip, bize ne yaptığımızı sormuyor, ne yapmamız gerektiğini söylemiyor, hatıra binaen geliyor, oyunu kullanıyor, geri gidiyor. Eğer rakip varsa, zaten bu rakipler arası kongrelerimizde de problemlerimizin dile gelmesinden öte, horoz dövüşü, senin adamın benim adamım diye kongreyi yapıp, dağılıyoruz. Bunu da kendi adımıza, esnafımız adına bir eksiğimiz olarak tespit edip, ifade etmemiz lazım. Önce biz bu konuda seçtiğimizi denetlemeliyiz, denetlediğimizi de azledebilen yetkin bir demokrasi standardına kavuşmalıyız. Aksi takdirde oyunu ver, bir dahaki seçimde bir daha oy ver, rakip yoksa tamam balkan canın sağ olsun deyip git, böyle olduğu zaman biz ciddi bir şey ortaya koyamıyoruz ki. Biz kendimizi, kendi seçtiklerimizi ciddiye almazsak elbette ki devleti yönetenlerde bizi bu kadar ciddiye alır. Değerli Bayram Başkanım, çeşitli görüşler dile getirdi. Muhtarlar seslerini ciddi manada duyuruyorlar, işçiler, memurlar sendikalarını kurdular, biz bu anlamda maalesef yetersiz kalıyoruz. Bir başka unsur, sanıyorum hepimizin derdi, Türkiye’de 3000 üzerinde oda var. Öyle odalar var ki genel sekreterinin maaşını ödemekten aciz, yani bizler küçülerek büyümeyi becermeliyiz. 3000 odamız olacağına, 300 tane odamız olsa, 300 odamızın giderlerini karşılayacak bir geliri olsa ve bu gelirleriyle ciddi manada araştırmalar yapabilecek, çeşitli bilgi, görgü ve gereksinimlerini yapabilecek, eğitimler düzenleyebilecek, gerektiğinde hukuki danışmanlar tutabilecek imkanlara kavuşsalar, ben zannediyorum bugünkünden daha fazla etkili oluruz. Bugünkünden daha fazla işimize yarayacak görüşler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Biran önce buna bizim de TESK olarak ta, odalar olarak ta direnmeden, küçülerek, sayılarımızın azaltılarak, üye sayılarımızın oda sayısınca yükseltilmesiyle, odalarımızı kendi nezdinde dikkate alınır hale getirebilmemiz lazım. Genel sekreterinin maaşını ödeyemeyen bir odayı, kim, niye ciddiye alsın. Masasını alamayan, elektriğini ödeyemeyen, 3-5 kuruş borcu için federasyona boyun bükmek durumunda olursak, kusura bakmayın bizi başkaları değil öncelikle kendimiz ciddiye almıyoruz demektir. Biran önce Bakanlığımızın da, devletimizin de bu konuya eğilmesi lazım, odalarımızı daha etkin kılabilmenin yolu, yöntemi budur, başka görüşlerde vardır mutlaka, bu görüşler olgunlaştırılarak, öncelikle odalarımızın sözü dinlenir hale getirilmesi lazım diye düşünüyorum. Eksik söylediysem başkanlarım bağışlasınlar. Bir diğer husus, mesela bizim Bağ-Kur ödemelerinde güzel bir şey yapıldı. Düzenli ödeyenler %5 daha eksik ödüyorlar. Bence bu az bir şey, daha yükseltilmesi lazım ki bu alan teşvik edilsin. Çünkü insanlar bir şekilde ödüyorlar neticede, ödeyemeyenlerle bir olmak durumunda olunca da onlarda ödemekten imtina eder hale, ödeyende ödemeyende bir haline gelecek uygulamalar olduğunda sıkıntı oluştuğunu düşünüyorum. Bir başka dile getirmek istediğim konu, biraz önce istihdam ile ilgili bir şeyler söyledim. Yani, bir babayı düşünün 2 tane oğlu var, birisi babasının işinde devam ediyor, birisi de diyor ki ben kendi işimi kuracağım. Öyleyse bu baba kendi işinde devam eden oğluna ayırdığı miktarı, ayrılıp iş kuracak oğluna da takdim etmesi gerekir kanaatindeyim. Dolayısıyla bir esnaf işyeri açtığında esasen devlete de böyle bir katkı oranında katkıda bulunmuş oluyor. Yani devletin yatırmak zorunda olduğu 750 bin liraya, esnaf kendini istihdam ederek, kendisi yatırmış oluyor. Bunun da dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim. Esnaf ve sanatkarımızın, odalarımızın, kooperatiflerimizin bu mevzulara daha katılımcı davranması, görüşlerini söylemesi, fikirlerini gündeme getirmesi gerektiği kanaatindeyim. Bizim tabi kooperatif başkanı olarak dile getirmemiz gereken bir başka husus, şu anda biz üst limitten kredi kullandıran bir kooperatif olarak, 275 bin lira limitle kredi kullandırıyoruz ve artık maalesef 275 bin lira, esnafın hiçbir derdine çare olamıyor. Biz 200 bin limitle kredi kullandırdığımızda, 200 bin liraya bir daire satın alınabiliyordu. Bugün 275 bin liraya aynı dairenin bir odasını bile satın alamıyorsunuz. Dolayısıyla bu anlamda bizim limitlerimizin, Esnaf Kredi Kooperatiflerinin şahıs limitlerinin arttırılmasına acilen ihtiyaç var. Bunu tekrar tekrar dile getirmemiz gerekiyor. Bir başka husus, şu anda bizim yanımızda çalışıp, işi öğrenip daha sonra kamunun açtığı bir sınavda, benim hep dile getirdiğim bir örnek var, ben acizane restorancılık yapıyorum, restorana aldığımız bir garson, garson olana kadar 100 tane tabak kırıyor. 100. tabağı kırdığı gün devlet bir sınav açıyor, hastaneye paspasçı alacak. Bizim 100 tabağı kıran, öğrettik diye sevindiğimiz çocuk, adamını buluyor, gidiyor hastaneye hemen işe başlıyor. Dolayısıyla biz eğittiğimiz, zahmetini çektiğimiz bu elemandan istifade de edemiyoruz. Başka sektörlerde de bu böyle, kaynakçıda böyle, muslukçuda böyle, kaldı ki bu çocuklar bu işleri öğrendikleri için hem kamuda çalışıyorlar çünkü esnaflıkta alışmış 12-15 saat çalışmaya, kamuda 8 saat çalışınca akıllı olanları, boş zamanlarında kayıt dışı olarak bizim ekmeğimize de ortak oluyorlar. Esnaf Kefalet Kooperatiflerinde son günlerde gündeme gelen bir başka sıkıntı, Esnaf Kredi Kooperatiflerinden veya Ticaret Odası aracılığıyla kullandırılan, devletin sübvanse ettiği düşük faizli kredileri alıp, istismar edenlerde oluyor. İstemesek te bunlara şahit oluyoruz. Devletimiz bunun önüne geçmek için, özellikle Ticaret Odası kayıtlıları, başka sektörde de olsa veya herhangi bir şirketin hissedarı da olsa artık Kredi Kefalet Kooperatiflerinden kredi kullanamaz hale geldiler. Çünkü eğer e- devlet üzerinden bankalar, bizde kredi kullanan insanları, örneğin nakliyeci bir kardeşimiz bir başka şirketin de ortağı, banka bunu gördüğü için bu kredileri kullandırmamaya başladı. Oysa bu işlerde ciddi bir ayrım yapılmadığı için, esnaf ve sanatkar işe başlarken, çok fazla konuya hakim olmadığı için, Ticaret Odası biraz daha havalı geliyor. Adam büfeci, Ticaret Odasına kayıt olmuş. Halbuki geliri çok düşük, Ticaret Odasına kayıt olduktan sonra krediye ihtiyacı olduğunda oraya gidiyor, diyorlar ki biz kredi kullandırmıyoruz. Tekrar küçük esnaflığa geçmek istiyor ancak bu sefer Ticaret Odası tuttuğunu bırakmıyor, yasa da böyle söylüyor veya çok uzun prosedürler gerekiyor. Ben somut olarak bir örnek kendi ortaklarımdan vereyim. Kendisi bizim esnafımız olmasına rağmen, kendine bir ev yapacağı zaman biliyorsunuz ya bir müteahhit ile anlaşmanız gerekiyor veya müteahhitlik belgesi çıkarmanız gerekiyor. Bu delikanlıya müteahhitlik belgesi çıkart denilmiş, o da belgeyi çıkartmış, Ticaret Odasına kayıt olmuş. Evini yapmış ondan sonra ne müteahhitlik yapıyor ne bir şey yapıyor. Ancak bu taraftaki cirosu da küçük esnaflığa geçişin alt limitinin üstünde olduğu için, şu anda Ticaret Odası bu kardeşimizin kaydını silemiyor. Dolayısıyla bu arkadaşımız da belki somut anlamda esnaf olarak kamu kaynaklarında tek faydalanabildiği Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifi kredisinden istifade edemiyor. Bununla alakalı bir çalışma yapılıp, bu esnaf ayrımı ile alakalı tekrar bir gündem oluşturup, bu küçük esnaf ve sanatkarın, Ticaret Odası kaydından çıkartılmasının acil gündem olduğu kanaatindeyim. Orhan Başkanım’ da farkındadır. Onlarda da Türkiye’deki kooperatiflerde böyle bir problem var. Bu vesile ile bunu da gündeme getirmiş olalım. Sayın Başkanım Hollanda’da belediye başkanı yardımcısıyla görüştüm, nüfustan fazla esnafa izin verilmiyor dediği şey, aslında bizim ahilik ilkelerinden bir tanesi, maalesef biz ahiliği unuttuğumuz için, bunu en yüksek oranda Almanlar uyguluyor ama İtalya’da, Avrupa’da bu gedik sistemi ciddi manada uygulanıyor, bunun da faydasını görüyorlar. İnşallah bizde köklerimize bakarak, dışarı bakıp kendi içimize doğru yolculuğumuzu devam ettirerek, daha güzel günlerde, daha müreffeh günlerde, esnaf ve sanatkarın yüzünün daha çok güldüğü, milletimizin birbiriyle daha çok kucaklaştığı, sevginin, muhabbetin olduğu günlerde tekrar görüşmek dileğiyle ben saygılar sunuyorum.
DÜNYA ESNAF VE SANATKÂRLAR DERNEĞİ AHİ ENSTİTÜSÜ BAŞKANI, ESNAFHABERTV.COM GENEL YAYIN YÖNETMENİ FEHMİ ÇALMUK:
Muhterem Başkanım, tecrübenizden istifade ettik, nezaketinize teşekkür ederiz.
SONUÇ VE ÖNERİLER:
- Ahilik kültürü esnaf ve sanatkarlar arasında giderek kayboluyor, kültürün yeni nesil esnaf ve sanatkarlara taşınması,
-E-Ticaretteki gelişmeler karşısında esnaf ve sanatkarımın rakibi esnaf ve sanatkarlar değil büyük alış veriş platformları olmaktadır. Bunun için e ticaret konusuna acilen adaptasyon sağlanması,
-Esnaf ve Sanatkarların oluşturduğu 3 milyona aşkın istihdamın yok olmaması, devlete yeni yük olmaması için tedbirler alınması,
- Esnaf ve Sanatkar çocukları bile baba mesleğini devam ettirmek istemiyor. Devletin istihdamın tek kapısı olmaktan/görünmekten vazgeçilmesi,
-Geçici sığınmacıların esnaf ve sanatkar yanlarında istihdamın devam etmesi halinde, işletmeler giderek geçici sığınmacıların eline geçerek, sokak/mahalle hakimiyeti kaybolmaktadır. Bu da bir Milli Güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Bu konuyla iliği acilen tedbir alınması,
-Geçici sığınmacıların yaş sınırı konulmadan çıraklık eğitim sistemine dahil edilmesinden acil vazgeçilmeli,
- Devlet kendi esnafıyla ve vergisini aldığı esnafıyla her alanda rekabet etmekten bir an önce vazgeçmelidir. Kamu kurum ve kuruluşların işlettiği işletmeler esnaf ve sanatkara devredilmesi,
- Esnaf ve sanatkarlarımızı kalkındırmak, geleceğe daha özverili bakmalarını sağlayabilmek için, yeni işyeri açan esnaflarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu ve ruhsat konusunda harç ve primlerinin makul seviyeye düşürülmesi veya 5 yıl bu harç ve primlerin alınmaması,
- BAĞ-KUR ödemelerinde düzenli ödeyenler %5 daha eksik ödüyorlar. Bu oranın yükseltilmesi,
-Esnaf ve sanatkar odalarında başkanlar BAĞKUR’lu olmalarına rağmen isdihdam ettikleri personeli emekli olunca kendi başkanlarından daha fazla maaş almaktadır. Bu çarpıklığın düzeltilmesi,
- Yeni araç alacak nakliyeci esnaflarımız için, ilk araç için ÖTV ve KDV oranlarının düşürülmesi,
- Esnaf ve sanatkarlığı cazip hale getirmek için düşük faizli finansman kredi oranlarının arttırılıp, faizlerinin düşürülmesi,
- Hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarımızın iş konusundaki bilgisinin arttırılmasını sağlama amacıyla, gerekli kurs ve eğitim seminerlerinin düzenlenmesi, odaların üst çatısı olan federasyon ve konfederasyonun acilen Ar-Ge oluşturması gerektiği,
- Esnaf ve sanatkara e-ticaret için yasal düzenlemeler yapılması,
- Esnaf ve sanatkarın, TESK koordinasyonunda Maliye Bakanı’nın acilen karar alıp öncelikle KDV’yi %1’e indirilmesi,( Ekmeğin KDV’sinin yüzde 1’e indirilmesine rağmen satılan tostun KDV’nin de yüzde 8 olarak uygulanmaktadır),
- Esnaf Kredi Kooperatiflerinin şahıs limitlerinin arttırılması,
-Halk Bankası’nın kredi ve kefalet kooperatifleri aracılığıyla verdiği kredi faizlerini düşürülmesi,
-Esnaf ve Sanatkarın büyük çoğunluğunun götürü vergi kapsamına alınması,
-İllerde yerel yönetimler ve kamu kuruluşları marifetiyle açılan fuar ve benzeri organizasyonların denetimlerinin yapılması, yerel esnaf ve sanatkarın korunması için alan sınıflandırılması yapılmasını
-Parakende Yasasının acilen çıkarılması, Büyük marketlerin şehir dışına çıkarılması, şehir içinde mahalle aralarında zincir marketlerin açılmasını zorlaştıracak tedbirler alınmalı,
-Eczaneler de olduğu gibi değişik meslek kollarında faaliyet gösterecek esnaf ve sanatkar işletmelerinin açılmasına ilişkin mahalle, kaza, şehir nüfus oranlarına göre sistem getirilmeli, -Zincir market sayılarının, mutlaka düzenlenmesi,
-Yeni büfe açılmasına ilişkin yerel yönetimlerin yanlış uygulamalarından vazgeçmeli, metre uygulamaları yeniden değerlendirilmeli,
-Büfelerin kapanış saatleri yeniden değerlendirilmeli, çalışma saatleri uzatılmalı,
-Meslek liselerinde büfesi esnafına ilişkin insan kaynağı, çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitimi verilmeli,
-Esnaf ve Sanatkarların genel kurullarına ilişkin seçtiğini denetleyecek demokratik ortamların sağlanması,
-Her ne sebeple olursa olsun ticaret odasına kayıt yaptıran esnaf ve sanatkarlarının kendi esnaf odalarına geçişişinin sağlanabilmesi için ticaret odası kayıtlarının silinmesi,
- Sağlık Bakanlığının ve Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı düzenlemelerle gazlı içeçek, cips, çikolata gibi ürünlerin yasaklandığı bir sektör haline gelen ve sağlıklı ürünlere yönelen kantinci esnafının desteklenmesi,
-Derneklerin açtığı, lokal ve sosyal tesislerin tütün yasağı gibi uygulamamaları başta olmak üzere denetimsiz olduğu, kahveci ve lokantacı esnafına karşı haksız rekabete yol açtıkları için denetim ve vergi kapsamına alınması,